Geçmiş gelip sesleniyor, cesaretle korkaklığın ayrımın da gidip geliyor ve Shakespeare bize geçmişten bu şekilde sesleniyor. Tekrar tekrar okumak lazım bu dizeleri, bunlar hem bir hikâyenin özeti hem de ritmik bir ezgi gibi ah bilinç korkak eden bilinç derken derinlere inmeli bazen bilinçle verdiğimiz kararlara dönmeliyiz bakalım o gün başka bir karar versek bugün ne olurdu? Ya da bugün dün veremediğimiz o kararı verebilir miyiz? Bu soruları sorarken sizi Shakespeare’in o saf dizeleri ve edebi eseri ile yalnız bırakıyorum keyifli okumalar.
“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına
Yoksa diretip bela denizlerine karşı
Dur, yeter demesi mi?
Ölmek, uyumak sadece!
Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü.
Çünkü, o ölüm uykularında
Sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından
Ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
Bu düşüncedir felaketleri yaşanır yapan.
Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine
Sevgisinin kepaze edilmesine
Kanunların bu kadar yavaş
Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
Kötülere kul olmasına iyi insanın
Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
Kim ister bütün bunlara katlanmak
Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek
Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa
O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
Ürkütmese yüreğini?
Bilmediğimiz belalara atılmaktansa
Çektiklerine razı etmese insanları?
Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
Yürekten gelenin doğal rengini.
Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
Yollarını değiştirip bu yüzden
Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
W. Shakespeare / Hamlet”
Deli işi yani cesur şeyleri düşünelim… aklınıza ilk ne geldi bilmiyorum ama sayın okuyucu benim aklıma Hezarfen Ahmet çelebi geldi. Mustafa Altıoklar İstanbul kanatlarımın altında adlı filminde onun o güzel hikayesini yansıtmıştır. Tabi ki bu bir tarihi belge değil bir filmdir. Ayrıca bir bakın derim Haluk Bilginer Okan Bayülgen gibi büyük üstatlar da filmin içinde. Asıl konumuza dönecek olursak Galata’ya çıkıp hiç denenmemiş bir şey yaptığınızı düşünün o an sadece kendinize ve hesaplarınıza güveniyorsunuz. Evet uçacaksınız ama yukarıda ya terslik olursa, bir kere bu aleti nasıl kullanacaksınız, havada ağırlığınıza dayanacak mı? İnsan düşündükçe sorguluyor korkusu artıyor. İşte inanç ve bilinç ayrımı Hezarfen kendine ve eserine inanarak başardı. Gökyüzünde ilk o vardı. İlk kanatlı insan oydu.
Bazen bilincin koruması altından sıyrılmalı ve cesurca hareketlerde bulunmalıyız. Ve bunu sadece kendimize güvenerek başarabiliriz. Bilinç korkudur, korkaklıktır asla demiyorum sadece bilinç otomatik ir kontrol sistemidir. Bazen inanç bilinci yenmelidir.