Sefil olmak için, yumru kadar ekmeğin kavgasına düşüp hayatı yok saymak mı gerek? Bu tablo bir Hikmet şiirinde can bulur. Hikmet, içeridedir ve hapishanede savaş esnasında bir ekmek için kavgaya tutuşan adamlar vardır. Ne yazık… Öyledir bazıları. Dışarıda olmalarına rağmen öyledir. Somut bir tehdit altında değil iken, bir testere ağızlı canavardan kaçmak istercesine, nereye gittiklerini bilmeden öyledir.
Kendinden başka düşü olmayan ve doymayan kepazeleri hangi yemek doyurur, hangi ilaç iyi eder ve hangi gocuk ısıtır. Sefilin içindeki soğuk öyle korkunç ki, “ah ateş yaksa bizi, göz pınarlarımızda yaş kalmayana dek kavursa” derler, yine de iyileşemezler. Bir bataklığın içinde debelendikçe derine girmektedirler.
Nerde bir dal? belki kopma ihtimali olan sarmaşık, hatta bir basit ot. Hiçbiri yok. Batarlar krizler içinde. Bir telaşın korkak nefesinde.
Ne korkaktır onlar. Sokaklara çıkamazlar. Hep güzel içinde insanın yarattığı yapay binalara sıkışırlar. Belki çamur değse ayaklarına yerden esen rüzgâr, paçalarını kıvırsa. Biraz da ıslansalar hani ama nerede insan olmak halleri. Onlar korkmadan çıkamazlar. O testere ağızlı canavarı görmeden peşlerinde, basitçe gülemezler bile.
Kalabalıktaki fotoğraflarda tek bir yere odaklanırlar. Zamana değil. Gündüzleri ve geceleri yoktur. Bir tek beslenme vakitleri vardır. Dinmez açlıklarını törpüleyen. İnsanlar zaten bir oyundur akıllarında, akıl oyunlarında, tuzaklar hazırlarlar. Yer bile fark etmez onlara, biraz da yurtsuzdurlar. Cüzdanlar, saatler, ve etiketler ayakkabılar deri midirler? Sefillerin tek düşündüğü budur.
Erysichthon Demeter’in ormanına büyük bir masa yapmak için baltasıyla girer. Adamları “Ey kral yapma, bu orman Demeter’in kutsadığı bir yerdir” der. Ama o dinlemez Keskin baltasını güzel bir ağacın üstüne doğru savurur. Savrulan balta indiği anda ağacın kabuğuna. Kabuk yarılarak kanlar akıtır. Erysichthon durmaz. Ağaç yalvarır demeter’e, bir rahibe kılığında gelir tanrıca yeryüzüne. Yalvarır iyi niyeti ile ama Erysichthon durmaz.
Açlık hükmü verilir… Öyle bir açlıktır ki asla doymayacaktır Erysichthon.
Kral doymadıkça yer! Bu açlık ona önce parasını kaybettirir. Sonra kızı kendini satar, Sırf babasının açlığını dindirmek için. Fakat onuru ve şerefi kaybolan kral ve ailesinin cezası bitmez. En sonun da kendini yer. Kendi etini sayın okuyan.
Gözleri dönmüş bir hırsla dişlerini derisine batırır. Ayaklarını yer bitirir ve ölür gider.
Şimdi sayın okuyan soruyorum sana var mı hiç sefil tanıdığın? Peki ya Sefil zannettiğimiz ama yüreklice hayatın şartları ile didişenler. Elbet vardır. Dünya’da çeşit çeşit insan vardır…