Merhaba sevgili okuyan seçim dönemi görece sakin geçse de insan bir yandan da acaba bu sosyal medya seçimi mi olacak dedirtiyor.
Miting meydanlarında ki yüksek sesler bugün yok gibi.
Editler kurmaca videolar var.
Hani geçmişte bir inci sözlük fırtınası esmiş ve sosyal medyanın ilk özgün espirileri olarak filizlenan "Caps" tasarımları ortaya çıkmıştı.
Aynen öyle seçim döneminde daha az ciddiyete sahip gibi.
Vaatler var ama projeler...
İnsanı heyecanlandıran önümüzde vizyon açan projeler?
Tamam herkes tarımı kalkındıracak. Ama bu zaten zorunlu.
Hollandadan ithal edecek doleeeer kalmamıştır.
Türkiye kendi dinamiklerini ortaya koymak zorunda üretim stratejisini belirlemelidir.
Bu belirteçte ilk hedef tarım olmalı çünkü insan taş yiyemez.
Madenlerimizi millileştirmeliyiz. Yap işlet mantığını terk etmeliyiz. Vs... Vs...
Benim arzum proje arzulamak ve bu projelere sizleri heveslendirmek olmamalı. Siyasetçi olan ve size vaatler verecek olan ben değilim. Mikro ya da makro boyutta hedeflerimizi özelleştirerek kendimizi daha iyi kavramalıyız. Yapacaklarımıza ya da yapmak istediklerimize hedefler koymalıyız.
Politik olmalıyız. Fakat kafamızda bir eğitim sistemi kurup eğitim şöyle olmalı dememeliyiz. Bunun için gerekli erke sahip değiliz çünkü. Politikliğimiz bilinç ve bilgi ile kendini ifade etmeli.
Siyasilerin bize ezberlettikleri kalıp cümlelerle hareket etmek yerine nedenleri ele almalıyız.
Tamam soğan 30 lira oldu.
Eee...
Daha sonra düştü fiyatlar
Eee
Benim gördüğüm şu lojistik maliyetlerden, elektirik fiyatının yüksek olmasından, işçi çalıştırmanın maalesef işletmeye yük gibi gelmesinden dolayı taban fiyatlar arttı. Soğanı satamadılar ve en son parti soğanlar. Yani benim aldığım. Ezilmiş içi geçmiş filizlenmek üzere olacak soğanlardı.
Yani son tahlilde artan maliyet zinciri marketleri sıkıştırıyor. Uygun fiyatlı olsun diye değersizleşen ürünler raflara konulup satılıyor.
Malesef bu tablo dramatize edilemiyecek kadar ağır. Ve muhtemelen Türkiyenin bu dönemi tarih kitaplarında yazacaktır.