Çocukluğumdan bir ses duyuyorum. Duydukça kulaklarımdan aklıma düşüyor. Hatırlıyorum, çocukluğumu, vernikli sıraları ve hecelediğimi. Hatta bağırıp çağırarak hece hece söylediğimiz bu güzel ezgiyi. “Cumhuriyet, cumhuriyet, en güzel şey hürriyet. Nice zahmet, nice emek, verdi sana bu millet.”
Hatırlayanlar elbet vardır. İnsan böyle marşları dillendirerek o yaşlarda, daha bir Cumhuriyetçi oluyor zamanla. Şuan hatırladığımda bile yüreğimde samimi bir heyecan duyumsuyorum. Sevmek de pek çok şey gibi öğretilebiliyor. Cumhuriyet’i sevmekse en güzel öğretilerden.
Cumhuriyet’in elbet rengi, cismi olmaz. Fakat benim aklımda Cumhuriyet denilince kırmızı canlanır. Bayrağımızın kırmızısı tatbikî de etkilidir. Ya da Cumhuriyet Halk Partisinin altı oklu flamasının rengi. Fakat bunlara sığdırmak sanırım cumhuriyete haksızlık olur.
Çünkü O kırmızının derinliklerine indikçe birden top mermileri patlamaya başlar. Kurşun vızıltıları göğü doldurur. Toprak yerden kalkıp tekrar yere teslim olur. Barut ve kan kokusu arasında bir çift mavi göz insana güven verir. Sonra şahlanmış bir ordu ölüm ve kalım ile birlikte düşman cephesine akın eder.
Nice gözyaşı ve çığlık arasında son kalan askerler birbirinin boğazlıyor. Acı ve keder, barutun kokusunun ve havada çarpışan mermilerin arasından bir hortlak gibi doğruluyor. Tüm Mehmetlerin ve en çok da Mustafa Kemal Paşa’nın yüreğinde doluyor. Mustafa Kemal Paşa ise Atatürk olduktan sonra bile o kederi ve hüznü yüreğinden çıkaramıyor.
Büyük acılar, büyük coşkuları besler. Ve Atatürk’ün öncülüğünde ortaya konulan Cumhuriyet! O coşkuların en yükseği ile kutlanmalıdır. Çünkü geçmişin ağır yükü altında yüreklerimiz ezilmektedir. Dedelerimiz bugün mezarlarından dirilerek bizleri gözlemektedir. Çünkü bugün sadece yaşayanların değil! Bizi yaşatanlarında bayramıdır. Bugünün coşkusu yeri göğü inletmeli ve başımızı döndürmelidir.
Bugün mutlu ol sayın okuyan! Sen bu Cumhuriyet’in güzel çocuğusun. Sen hala geleceği geçmişinden ilham alarak tasarlayabilecek güzel bir Ulussun iyi bayramlar sayın okuyan, İyi bayramlar.