Yeni eğitim ve öğretim dönemi pazartesi günü itibariyle başlıyor. Hiç kuşkusuz çocuklar çok heyecanlı. 3 aylık yaz tatilinin verdiği rehavet olsa da, hatta 8 aylık eğitim maratonu zor gelse de, özellikle ilk aylarda öğrencilerin heyecanı bilinen bir gerçek.
Geçmiş yıllarda veliler de heyecanlı oluyordu bu günlerde. Ancak bu yıl veliler için hiç kolay geçmeyecek. Son zamanlarda gerek ulusal haberlerde gerekse yerel medyada, bizde dahil olmak üzere sıklıkla velilerin endişeli hallerini görebiliyoruz.
Veliler endişeli çünkü, hunharca yükselen enflasyon, okulların başlayacağı bu günlerde velilerin sırtında adeta bir kambur oldu. Zaten aylardır sıkıntılı olan aileler, okul masraflarıyla büyük yıkım yaşadı. Yıkım diyorum çünkü, veliler kırtasiye malzemelerini temin ederken büyük sıkıntı yaşadılar, enflasyonun altında ezildiler. Hatta bazı veliler alışverişini zamana yaymayı tercih etti.
2001 ekonomik krizinin gölgesinde orta okul ve liseyi bitirmiş bir gazeteci olarak en azın bugünkü kadar zorlu şartlara tanıklık etmiş birisiyim. Şimdiki çocuklar bize göre şanslı, çünkü onların ders kitapları sıralarında hazır geliyor. Ancak bizim dönemimizde ders kitapları parayla alınıyor, bazen kitabı bulamıyorduk. Her okulda farklı yayınevlerinin kitapları oluyordu. Eğer kitap değişmezse üst sınıflardan temin ediyorduk. Hatta bir dönem ekonomik kriz öylesine vurmuştu ki, hiç unutmam ikinci el kitap alarak okula gitmiştim. Çünkü kitap masrafı gerçekten büyük bir yüktü.
Bugünün o günlerden çok fazla farkı yok aslında. Kırtasiye alışverişi aldığınız ürünlerin kalitesine göre binlerce TL’yi buluyor. Asgari ücretin 5.500 TL olduğunu düşünürsek, sadece okul açılışı için harcanan para gerçekten çok yüksek. Bunun eğitim dönemi içerisinde ortaya çıkacak, eksiklikleri giderilecek ücretleri olduğunu düşünürsek gerçekten durum vahim.
Velinin üzerinde sadece okul masrafları olsa amenna ama, daha elektrik, su, gıda harcamaları var. Akaryakıta gelen zam ortada ve sabit bir değeri yok. Daha kış gelmedi, doğalgaz ve ısınma maliyetleri olacak. Vatandaş kara kara düşünmesinde ne yapsın.
Türkiye ekonomisinin son bir yılda hazin çöküşüne çare bulunamazsa eğer halimiz bitap. Hükümet çözüm bulma adına alacaklarının tahsilinden vazgeçiyor, asgari ücreti artıyor, belirli konularda düzenleme yapıyor ama olmuyor, yeterli olmuyor. Çünkü her şeyden önce dövizdeki yükselişi kontrol altına almalısınız. Bir yandan asgariyi yükseltirken, bir yandan temel tüketim taleplerine zam yaparsanız enflasyondaki yükselişe de engel olamazsınız. Bununla birlikte gelirler yükseldi diyerek zam yapan fırsatçıları da kontrol altına alamazsak daha çok sıkıntı yaşarız.
Evet pazartesi günü okullar başlıyor, eşi de eğitimci olan birisi olarak çocuklarımızın heyecanını anlıyor, velilerin tedirginliğini de iyi biliyorum. Şartlar ne kadar zorlarsa zorlasın eğitim olmazsa olmazımız ve bunun bilincinde olarak başarılı bir dönem diliyorum.