Şu İYİ Parti’nin hazırladığı siyasi tiyatrolara bayılıyorum. Bayılıyorum dediğime bakmayın aslında irrite oluyorum. Samimiyet testinde her seferinde sıfırda kalan, bana göre olumlu davranışlarından çok skandallarıyla gündemde olan İYİ Parti’nin seçim kazanma adına hazırladığı görsel tiyatrolar bitmiyor ve seçime kadar da bitmeyecek gibi.
Daha önce bir çok kez varlıklı kişileri, yoksulmuş gibi göstererek görsel şova imza atan ve tiyatroları daha sonra ortaya çıkan Akşener ekibi, yine bir skandala daha imza attı. Yoksul esnaf dediler, bir sürü iş yerleri ortaya çıktı, mağdur çiftçi dediler, çiftçi olmadıkları ortaya çıktı, fakir işsiz öğrenci dediler aktif çalışan olduğu ortaya çıktı. Bunun dışında Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın imza attığı skandallar. Bu kez de yayımlanan bir videoda genç bir bayan hayat şartlarının zorlaştığını anlatıyor, standartların her geçen gün düştüğünü anlatıyor ve Meral hanım da bu genç ablamızı onaylıyor.
Türkiye’de enflasyon artışı bilinen bir gerçek. Üstelik enflasyon rakamlarında oynandığı hepimizin malumu. Alım gücünü giderek düştüğü, döviz karşısında halkın ezildiği her zaman dile getirdiğimiz konular. Ancak hayat standardının düştüğünü ifade eden ablamızın sosyal medya sayfalarına baktığımıza yine bir skandal görüyoruz. Hayat standardı düşen bu ablamızın Avrupa’nın çeşitli kentlerinde, Türkiye’nin dört bir yanında tatil ve gezi fotoğraflarına rastlıyoruz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Genç ablacım, hayat standartlarının düştüğünü, alım gücünün azaldığını söylemeye senin hakkın yok. Sen maşallah orası senin burası benim gezmişsin. Yahu meral hanım hiç mi asgari ücretle geçinip zorluk yaşayan gerçek birisini çıkarmayacaksınız ekranlara. Bakalım seçime kadar daha neler göreceğiz?
Muhalefet böyle de iktidarımızda skandallar bitiyor mu peki? İktidarda halktan uzaklaştığını, kuruluş kodlarından döndüğünü her seferinde gözümüzün içine sokmaya devam ediyor. AK Parti’nin bu hale nasıl geldiğini açıklamak, güç sarhoşluğu ve kaybedilen İstanbul-Ankara seçimlerinin psikolojik bozulması olarak lanse etmek mümkün. Ama hatalardan ders alınmaması ve halkı irrite edecek hareketlerde bulunmak gerçekten siyasi iktidar açısından ibret verici bir hadise olarak tarihte yerini alacak.
Bu kez gündemimizde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hediye edilen saatler var. AK Parti’nin 21.Kuruluş yıl dönümü etkinliklerine davet edilen vekiller, kurucular, bakanlar ve Başkanlara Erdoğan tarafından, kendi imzasıyla imal edilen saatler hediye edildi. Hadi dedik belki parti bütçesinden yapılmıştır dedik ama bu kez aynı saati yılda milyonlarca EURO para kazanan, Türkiye’ye futbol hayatının emeklilik döneminde gelen, üstelik yıldız olduğu dönemde ülkesine sırtını dönüp Alman Milli Takımını tercih eden, takımdan aforoz edilince Türk kimliğini hatırlayan Mesut Özil’in paylaşımında gördük.
Ben ve bu ülkede yaşayan milyonların vergileriyle hazırlanan bir saatin Mesut başta olmak üzere sağa sola dağıtılmasına ben hakkımı helal etmiyorum. İsviçre malı, bilmem kaç bin TL’lik bu saatlerde tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Ben hakkımı, vergilerimin böyle hunharca harcanmasından dolayı helal etmiyorum. Şimdi Mesut Özil ve aveneleri saatlerinin havasının atmaya devam edebilir.