Pazartesi günü, Türk Siyasetine damga vuracak, “Neler oluyor?” dedirtecek cinsten çok önemli gelişmeler yaşandı aslında. Her ne kadar ana akım medyada çok fazla üstünde durulmasa da, özellikle sosyal medyada bu iki açıklama büyük yankı uyandırdı. Ben de bu görüntüleri izleyip cümleleri duyduğumda açıkçası şaşkınlığımı gizleyemedim.
O iki açıklamadan ilki Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Kütahya’da gerçekleştirilen Toplu açılış programında 30 Ağustos nedeniyle İsmet İnönü’yü övmesi, diğeri ise 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yıllar sonra gelen Milli Bayramlarla ilgili günah çıkartmasıydı.
İlk olarak Erdoğan’a bakalım… Cumhurbaşkanı Erdoğan Kütahya’da 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın yıl dönümü nedeniyle konuşma gerçekleştirdi. Erdoğan, büyük zaferi yazan kadroları hayırla yad edildi. Bunların arasında Gazi Mustafa Kemal, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, Fahreddin Altay gibi isimler vardı. Bu konuşmada dikkati çeken ise Erdoğan’ın İsmet İnönü’yü de yad etmesiydi. Erdoğan geçmiş yıllarda İnönü’yü sert sözlerle eleştirirdi. Erdoğan, İnönü için Atatürk’ün resmini kurumlardan kaldırmakla itham eder, kendi resmini paralara bastırdığını ifade eder, camilerin bu dönemde ahıra çevrildiği dile getirirdi. Şimdi ne oldu da Erdoğan, İnönü için övücü sözler söyledi gerçekten şaşırtıcı.
Bilindiği üzere Erdoğan seçimlerde hep kendi seçmenini konsolide edip, karşı taraftan oy alma derdinde olmazdı. Bu konuşmayı duyunca artık dedim Erdoğan, karşı taraftan da oy almak için sinyal yakıyor ve CHP’li seçmene göz kırpıyor dedim. Bakalım Erdoğan’ın bu mesajı karşı yaka da nasıl bir cevap bulacak.
Bir diğer şaşırtıcı açıklama ise eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den geldi. Gül, Cumhurbaşkanlığı döneminde bir çok Milli bayrama katılmadı. Bir gün hasta oldu, bir gün kulak ağrısı çekti, bir gün yurt dışında oldu, bir gün bilmem ne oldu ve Gül’ü nerdeyse Milli bayramlarda göremedik. Üstelik bu konuda Gül, yıllarca ağzını da açmadı. Peki ya dün ne oldu da, bayram değil, seyran değil sayın Gül konuşma ihtiyacı duydu.
Yıllar sonra günah çıkartan, 30 Ağustos mesajı yayımlayan, gerçi yayımladığı mesajda yine Gazi Mustafa Kemal’in adını anmayan sayın Gül, sadece birine kulak rahatsızlığından dolayı katılamadığını ifade etti. Bir kere kendisinin o törene katılamaması tamamen insani bir durum ve bundan dolayı kimsenin eleştirmeye hakkı yok. Ama sayın Gül, 7 yılda kaçırdığınız Milli tören 70…Bizim gözlerimiz mi bozuktu biz sizi göremedik.
Gerçekten merak ediyorum şimdi ne oldu da böyle bir açıklama yapma ihtiyacı duydunuz. Şu an Cumhurbaşkanı değilsiniz, aktif siyasette de değilsiniz. Üstelik sizi ilgilendiren bir durum da yok ortada. Ne oldu da günah çıkartma ihtiyacı duydunuz?
Tıpkı sayın Erdoğan’ın yaptığı gibi, sayın Gül de bu açıklamayla bir takım çevrelere mesaj verdi. Henüz daha aday belirleyemeyen, Kılıçdaroğlu mu, Yavaş mı, İmamoğlu mu diye tartışan Millet İttifakı ve 6’lı masaya mesaj veren Gül, bu mesaj ile “Ben de varım, beni unutmayın”dedi. Evet bu açıklamanın safiyane duygularla gerçekleştiğini kimse iddia edemez. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için kulis yapan ve kendisine altın tepside sunulmasını bekleyen Gül, Millet İttifakı adayına oy verecek seçmene de “Benden çekinmeyim, bende sizler gibiyim” mesajı veriyor. Ancak verdiği mesaj da 30 Ağustos’un Başkahramanı Atatürk yok o da ayrı mesele…
İşte siyaset böyle bir şey ne yazık ki…Siyasette her zaman 2 kere 2 dört değil. Siyasette hep sinyal verme var. Ancak buradan iki tarafa da istediği ekmek çıkmaz.