Bir eğitim öğretim dönemi daha bugün sona eriyor. Bugün yapılacak karne töreniyle milyonlarca öğrenci, öğretmen ve idareci yaklaşık 3 aylık yaz tatiline çıkacak. Zorlu bir maraton daha geride kalıyor. Eğitim camiasının tüm neferlerine şimdiden mutlu tatiller diliyorum. Siyasetin yoğun gündemi arasında eğitimi bir süredir ihmal ettiğimiz doğrudur. Oysa ki bu ülkenin kalkınması ve söz sahibi konuma gelmesi için birinci öncelik eğitim kalitesinin artmasıdır.
Karne töreninden sonra hafta sonu öğrencilerimizi bu kez YKS mesaisi bekliyor. Milyonlarca gencimiz geleceğini belirleyecek YKS sınavında ter dökecek. Kimisi iyi bir Üniversite, kimisi iyi bir bölüm seçmenin derdinde, kimisi ise geleceğini kurtarmak için iyi-kötü üniversite ayrımı yapmaksızın hayalindeki fakültenin kapısından girmek için mücadele edecek.
Türkiye’de yıllar geçse de değişmeyen tek şey öğürencilerin adeta bir yarış atı gibi görülmesi. Biz de ne yazık ki bir yıllık eğitim sürecini bir maraton olarak görüyor ve bu hataya düşüyoruz. Oysa ki gelişmiş ülkelerin eğitim sistemlerine baktığımız zaman bu anlayışı yerle bir edebilirdik. Veyahut da kendi tarihimize baksak Türkiye modeli ile eğitimde marka olabilirdik. Bakınız Selçuklu ve Osmanlı’nın eğitim modeline neden dünyaya medeniyet dersi nasıl vermişiz anlarız. Medreselerde küçük yaşlarda eğitime tabi olan öğrenciler, aynı zamanda iyi birer asker olarak yetişir, iyi birer sanatçı olurlardı. Hem fen bilimlerini hem dini ilimleri en iyi şekilde öğrenen bu gençler, devlet idaresinde de önemli bir payeye sahip olurdu.
Osmanlı-Selçuklu eğitim modeline dair yazılıp konuşulacak çok şey var. Ancak yüzde yüz tatbiki bugün uygulamak mümkün değil. Bu nedenle günümüze modernize edilerek kalıcı ve köklü bir eğitim sistemi devreye alınabilirdi. Ancak biz ne yazık ki yıllardır sürekli dikiş tutmayan sistemlerle eğitimi sürdürmeye çalıştık. 20 yıllık AK Parti iktidarında bile en çok değişen Bakanlık hep Milli Eğitim oldu. Öyle zannediyorum ki 20 yıllık sürecin ortalamasında her 2 yılda bir Milli Eğitim Bakanı değişmiştir, her gelen de kendi sistemini getirmiştir. Değişmeyen bir Hükümet sisteminde bunlar oyluyorsa, eski Koalisyon dönemlerini düşünmek bile istemem.
Eğitimdeki sorunlarımız yazmakla bitmez, biz yine konumuza dönelim ve öğrencilerimize güzel bir tatil dileyelim. Çok zorlu bir takvim geride kaldı, şimdi biriken enerjiyi boşaltmanın vaktidir. Bütün olumsuzlukları üzerlerinden atsınlar, kafalarını iyice deşarj etsinler. Tabi bir de şanslı olmayan çocuklar var. Özellikle 15 yaş üstünde olan dar gelirli ailelerin çalışmak zorunda olan çocuklar. Onlar için karne töreni demek, tatil denmek değildir. Çıraklık, harçlıklarını kazanmak için çalışmak zorunda kalmak, ailelerine bakmak demektir. Yüreğimizi en çok kanatan da bu durumdur. Yaşıtları tatilde eğlenip, sokaklarda oynarken, çalışmak zorunda kalan çocuklarımız için tatil yok maalesef…
Ailelere tavsiyemiz ise notları nedeniyle çocuklarına kötü davranmamaları, üzerlerinde baskı kurmamaları. Başarıyı teşvik edici küçük cezalar olabilir ama asla hiçbir not ve karne evlatlarınızdan değerli değildir. Unutmayın o notlar aynı zamanda sizin de notlarınızdır. Ve öğretmenlerimiz…Sizler de bu eğitim yükünü çeken gönüllü neferlersiniz. Sizler de bir tatili ve dinlenmeyi hak ettiniz. Sizlerin de yolu açık olsun…