Gözler son birkaç haftadır, Aralık ayında asgari ücrete yapılacak zamma çevrilmiş durumda. Bunda en büyük etken, Hükümet kanadından gelen üst üste açıklamalar etkili oluyor. Özellikle Çalışma Bakanı Vedat Bilgin’in umut dolu sözleri sonrası hem kamuoyu nasıl bir zam yapılacağını merak ediyor, hem de kulislerde rakamlar konuşuluyor.
Hükümetten beklenen refah payını düşünerek enflasyonun üzerinde bir artış. Hükümet eğer ara zammı da sayarsak, mevcut enflasyon rakamlarına göre yüzde 50 civarında zam yapması mümkün. Bu da 8250 TL’yi bulan bir rakama tekabül ediyor. Ancak esas konuşulan AK parti kulislerinde 10 Bin TL civarına çıkartılması.
Hem yaşanan enflasyonun tahribatını yok etmek, hem de seçim yatırımı olarak Asgari ücret komisyonunda böyle bir rakamın çıkması şaşırtıcı olmaz. Ancak, işveren sendikasının burada ne düşündüğü de çok önemli. Büyük şirketler, fabrikalar bu kriz ortamında karlarına kar eklerken, küçük işletmeler ve esnafsa sıkıntı çekiyor. Hal böyle olunca bu durum dar gelirliye yansıyor.
Aslına bakarsanız asgari ücrete yapılan zam kadar önemli olan ve hatta daha da önemli olan fiyat istikrarını sağlamaktır. Asgari ücreti 10 Bin TL yapıp enflasyonun yüzde 300 artmasının ücretli çalışanlara faydası yok zararı var. Yapılan zam kadar özellikle KOBİ dediğimiz küçük işletmelere verilen destek de çok önemli. Eğer bu konuda esnafa sahip çıkılmazsa işsizlik artar.
Devlet bu noktada elini taşın altına koyarak, vergi muafiyeti, asgari ücret destek ödeneği, faizsiz kredi, İŞKUR ve KOSGEB aracılığıyla destek vererek esnafa, işletmelere sahip çıkarsa ve de fiyat artışları, enflasyon kontrol altına alınırsa o zaman yılbaşında yapılan zammın anlamı olur. Aksi halde en başta devlet yılbaşı itibariyle yüklü zamlar yapıp, verilen geri alınırsa sonuç değişmez.