Nereye gittiği belirsiz başım, yine yola düşmüştü. Savrulan bedeni takip eden bir zihin, yangından mı kaçarsın? Depremden mi? Ne bu koşturmaca der durur. Yanık izleri saklıdır belki, kendime bile göstermeye çekinmişimdir. Uzayıp giden solgun gecelerde bir "of" diyememekten öteye gelir. Yaşamı düşününce umut dolarım yine de gülen insanların bir ışıltısı vardır. Sevmenin bir gururu, idealizmin bir anlamı. Hayat yaşanmaktan öte bir güç! Bir tetik! Bedenimi savurur, küllerimi ayırıncaya dek savrulurum. Ve bir gün külüm yakana bulaşır.
Ve sahnede bir sessizlik yayılır, uzun bir sessizlik... Işıklar kapanır. Alkış sesleri tufan gibi kopar tiyatronun tavanını doldurur, taşmak ister sanki gökyüzüne ulaşmak ister. Fareler bile yerinden fırlar, kaçacak delik ararlar bu tufan içinde.
Bir çığlık yırtılır kuliste. “Cüneyt abi ilaçlat artık şuraları yeter” der. “Bunlar birim kulağımı yer vallaha, hem sahnede yatıyor yuvarlanıyor halden hale, şekilden şekille giriyoruz. Ama lütfen diyorum yaptır. Bak! Bak! Bak! başını sallayarak olmaz söz ver! Bak vallaha söz ver! " Arif Ecrin'in bileğinden tutmasıyla sahneye çekti. Ecrin biraz şaşırdı anlık seyirci karşısında ama alkışlar, en bilindik en sevilen hediyeydi. Unuttu fareyi böceği alkışları düşündü, vücudu alkışlar içinde yükseliyordu. Tarifi zor bir histi, bu his tüm ruhunu dolduruyor, o an Dünya da cennetini yaşıyordu. Mutluydu.
Cüneyt bey düşünüyordu. Fareler zeki ve baş etmesi zor hayvanlardı. Ayrıca onların da bir canı vardı. Hem ilaçlatma işine girse maliyetli olacak, zar zor denkleştirebildikleri bu bütçede ilaçlama ağır bir yük halini alacaktı.
Aklına kedi almak geldi. Daha doğrusu beslemek. Hem bu kediler seyircilerinde sevebileceği maskotlar haline dönüştürebilirdi. Sokaktan aldığı birkaç kediyi tiyatroda beslemeye başladı. Birkaç hayvansever de yardım ediyordu ona, birden tiyatronun içinde garip bir birlik oluşmuş, kediler gelmeye devam eder olmuştu. 1 ay geçmeden 10 kedi artık tiyatronun misafiriydi. 2. ay 20 kedi misafir oldu. Ve bir kapasite belirlendi, tiyatro yönetiminin aldığı kararla. Kedi sayısı 25'i geçmeyecek eğer çok zaruri durum olursa yine kurulun oy sonucu alacağı karar doğrultusunda ek kontenjan açılabilecekti. Ayrıca tüm kedilere gösterim öncesinde papyon ve takım elbise giydirilecekti. Oyun esnasında hiçbiri sahneye ya da seyircilerin olduğu bölüme alınmayacaktı. Ayrıca ayda bir genel kontrolleri yapılacak, aşısız kedi kalmayacaktı. Ve tabii ki kısırlaştırma mevcut sayıyı kontrol altında tutmak için uzun bir tartışma sonucu kısırlaştırmayı da onayladılar.
Artık tiyatro ekibine sahne temizliğinde daha çok iş düşüyordu. Kedi tüyü temizliyorlar, sahneyi temizliyorlar ve oyunlarına konsantre oluyorlardı. Bu iş yükü onları yorsada tiyatro için kediler bir anlam kazanmışlardı. Zamanla ekibin parçaları olmuşlardı. Aslı'nın ev sahibiyle aralarındaki sorunun, Ceyla'nın tiyatroyu ne kadar sevdiğinin ya da Ersan'ın imkânsız aşkının bir dinleyicisi de kediler olmuştu. Hatta bazen sevgililer kedileri kıskanıyor kavga bile ediyorlardı. Fakat zafer daima şirin ve papyonlu kedilerin oluyordu.
Zamanla kedilerin bir alanı oldu 25 kedi artık orada yatıp kalkıyordu tiyatronun çeşitli bölgesine kedilerin oyun oynama alanları kurulmuştu. Bazı kediler seyirci tarafından da çok sevilmişti. Bir grup üniversiteli genç, kedi tiyatrosu karikatürleri yapmaya başlamış. Kedileri bazen dev solucanlarla savaştırmışlar, bazen ev babası yapmışlar, bazen de uzaya çıkarmışlardı. Ardından şapka tişört çanta gibi eşyalar da satılmaya geldi. İnsanlar oyunlara ilgi gösteriyorlardı ama onları biraz da yaratılan kedi kültürü tiyatroya çeker olmuştu.
Kedilerin bu kadar öne çıkması yönetim kurulundan bazılarınca sorun oldu. Kedilerin amacından saptıklarını artık istedikleri mesajı veremediklerini, bu gidişle gelecekte kedi kostümü giyerek oyunlara çıkacaklarını söylediler. Bu durumun yaşanmaması için kedileri güvenli ve sağlıklı bir şekilde göndermeleri gerektiklerini söylediler. Birkaç üye daha sözlere ortaklık etse de çoğunluk bunun olamayacağını yeni bir tür ve akım yaratmanın kıyısında olduklarını savundular. Ve bu kıyıya çıkmaya hazır olmayanların geçmişlerine dönmesi gerektiklerini, belki de tiyatrodan ayrılmak onlar için en iyisi olacağını söylediler. Cüneyt bey ayrılacağını söyledi. Birkaç arkadaşı onun takipçisi olacaktı. Ayrıca tiyatronun ismini de yanlarında götürecekti "Doğa Tiyatrosu" artık oyunlarını başka bir sahnede sergileyecekti. Daha küçük bir sahne de olacaklardı ama spotlar aynı spot ışıklarıydı işte.
Kedi tiyatrosu ise yeni bir türe geçmiş kedilerin gözünden oyunları da oynamaya başlamışlardı. Cüneyt Bey'in dediği kedi kostümleri de bu oyunun parçası olmuştu...