Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Salı günü canlı yayın sırasında rahatsızlanması ben dahil bir çok kişiye aynı şeyi düşündürdü. Gece demeden gündüz demeden, saatlerce çalışan, yorulmak nedir bilmeyen ve oradan oraya yetişen Erdoğan, tel başına seçimi sırtlıyor. Millet İttifakı’nda güçler bölünmüşken, iktidarda ise Erdoğan tek başına bütün memlekete yetişmeye çalışıyor. Çünkü altlarda, “Nasıl olsa Erdoğan’ın ismi bize yeter” anlayışı var.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk için yalnızlığına vurgu yapılarak “Çankaya’da yalnız bir adam” derlerdi. Yanlış anlaşılmasın, milleti Gazi’yi severdi ama gazi’ye yakın isimler onu yalnızlaştırmıştı. Erdoğan da benzer şekilde Beştepe’de yalnız bir adam. Onu da yakın isimleri yalnızlaştırdı. Öyle ya da böyle her seçimde yüzde 50 alıp halkta sevilen bir liderin çalışma kadrosu ise her şeyi ondan bekliyor.
Evet aday adayları, teşkilat gece gündüz çalışma yapıyor ancak hiç birisi Erdoğan’ın gösterdiği etkiyi göstermiyor. Buradan yola çıkak, gençliği olan, dinamik bir isme eleştirilerde bulunmak istiyorum. Bu kişi AK Parti Kocaeli’nin sözde İl Gençlik Kolları başkanı Çağatay Çağlayan. Sözde diyorum çünkü AK Gençlik Başkanı olan Çağlayan, halen daha nasıl bir görevi olduğunun farkında değil.
Bu köşeden biz iktidarı da muhalefeti de defalarca eleştirdik. O yüzden herkes payına düşeni almalı ki, kimsenin hakkı kimsede kalmasın. AK Parti de kadınlar ve gençler her zaman ön plana çıkardı. Erdoğan kadar gençliği teşvik eden bir lider de gelmedi. Bizde bu kentte Yasin Özlü’nün, Ercan Azak’ın, Yusuf Akın’ın, Emre Kahraman’ın gemlik kolu başkanlıklarına şahitlik ettik. Baki Özdemir de var arada ama o seçim yaşamadığı için değerlendirmeye kıstas değil. Saydığım Gençlik kolları başkanları arazide arı gibi çalışır, teşkilata ağabeylik yaparlardı…
Peki Çağatay Çağlayan ne yapıyor? Hoca bir hiç. Şu anda seçim var mı yok mu, Erdoğan çırpınıyor mu, teşkilatlar koşuyor mu kendisin umurunda değil zannediyorum. Bunu nerden mi anlıyoruz? Bakın son 10 günlük paylaşımlarına. Bakalım İl Gençlik Kolları Başkanı seçim çalışması olarak ne yapmış:
18 Nisan’da Kartepe’de ilk defa oy kullanacak gençlerle buluşmuş, bu olması gereken tek faaliyeti zaten. Ondan sonrası ise tam bir fecaat. Bakan Varank’ın peşinde gezmiş ve TOGG’a binmiş, İl başkanlığı iftarına katılmış, il başkanlığı ve kent bayramlaşmasına katılmış, arkadaşının nikahına katılmış, İl başkanı Talus’un basın açıklamasına katılmış, Ankara’da Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanına tebrik ziyareti yapmış, Ankara’da Erdoğan’ın gençlik buluşmasına katılmış. Vali Yavuz’u ziyaret etmiş, partinin SKM açılışlarına katılmış. Son olarak da haftalık yönetim toplantılarını yapmış.
Yahu bir Allah’ın kulu çıkıp bana desin ki, 18 Nisan’dan sonra yaptığı işlerden şu seçim çalışmasıdır, oy getirir. Yok arkadaş yok, tam bir fiyasko. 10 günde insanın bir tane seçim çalışması olmaz mı? 10 günden insan ilçelerde genlik buluşmaları hane ziyaretleri, stant çalışmaları, esnaf ziyaretleri yapmaz mı? Yaptığın hiçbir iş seçim çalışması değil, İl Başkanlığı veya Genel merkezin yaptığı çalışmalara katılman da seçim çalışması değil.
Sen seçime bu kadar kısa süre kalmışken Ankara’ya gidemezsin, Vali’ye teşekkür için zaman harcayamazsın, gününü Bakan peşinde hava atmaya ayıramazsın. Senin yapman gereken bu dönemde sabah 6’da mesaiye giden işçileri uğurlayarak güne başlayarak, sabahtan akşama kadar oy istemek, gecenin bir yarısı uyuyup, ertesi gün aynı şekilde devam etmektir. Hiç itiraz etme, çünkü liderin öyle yapıyor…
AK Parti’nin bu seçimden sonra sonuç ne olursa olsun yapması gereken ilk iş, Çağlayan’ı değiştirip yerine çalışkan birisi atamaktır. Böyle il Başkanlığı olmaz. Çağlayan bu yazıdan sonra bize kızacağına, geçmişi bir araştırsın ondan öncekiler ne yapmış öğrensin. Yahu araştırmaya da gerek yok telefon açıp sor onlar sana anlatır. He ilçelerde ki gençler mi? Çalışan da var çalışmayanda. Ama sorumlu her zaman başta olandır…