Geçtiğimiz hafta bu köşeden Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in adeta bizimle dalga geçtiğini, hanelerin ortalama elektrik tüketiminin 150 kwh olduğunu ifade ederek bizi deney tahtası olarak gördüğünü ifade etmiştik. Yılbaşında gelen zamla birlikte fahiş elektrik faturaları sosyal medyaya düşmüştü. Öyle faturalar gördüm ki adeta aklım durdu. Bu faturaların hükümete faturasının da ağır olacağını buradan belirtmek isterim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan toplumdaki kaygıyı ve tepkiyi gördü, elektrik faturalarını yeniden düzenleyerek ortalama tüketimi 210 kwh’a çıkardıklarını belirtti. Şimdi bu karara ve açıklamayan sevinenler var. Yüzde 50 zama sevinen başka güruh var mı merak ediyorum. Özellikle sosyal medyada gelen zama tepki göstermeyenler, adeta sevinç nidaları atıyor. Şimdi sormak istiyorum değişen ne oldu? Yüzde 50 zam geri mi alındı, 210 kwh üzeri gelen yüzde 127 gelen zam ortadan kalktı mı? Neye seviniyorsunuz ve bizim de neye sevinmemizi bekliyorsunuz? Faturamız yüzde 50 zamlı gelecek diye göbek mi atalım? İyi Polis-Kötü Polis oynanıyor diye toplumdaki tepki düşecek mi sanıyorsunuz?
Bakın 4 kişilik bir hanenin elektrik tüketimi 210 kwh’ın çok üzerinde. Belki iki kişilik, gündüz evde durmayan hanelerde ortalama tüketim aşılmayabilir. Ancak, iş yerleri ve diğer hanekler için böyle bir durum söz konusu değil. Yine faturalar ateş pahası gelecek. Buradan bir kahramanlık edebiyatı çıkarmak hiç doğru değil. Burada yapılacak tek doğru iş yapılan zammı geri almak ya da, minimum düzeyde en asgari zam neyse onu yapmaktır. Boş tencere iktidar götürür, yüksek faturalar da iktidar devirir. Dar ve orta gelirli, bu faturaların altında inim inim inliyor. AK Parti’nin etkili ve yetkili konumunda olanlar Hükümete gerekli uyarıları yapmalılar. Aksi halde kamyon şarampole yuvarlanıyor.
Peki görevinden affını isteyen diğer Bakanlar gibi, halkı kobay olarak kullanan Enerji Bakanı Dönmez, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yanılttığı ve toplumda kaosa sürüklediği iç,in görevden affını isteyecek mi? Eskiden bir kurumun yönetici, Bakan görevden ya istifa ederdi, ya da görevden alınırdı. Son zamanlarda moda olan deyim görevden affını istemek oldu? Bu nasıl bir ayrılış şekli? İşte son olarak gördük ki Adalet eski Bakanı Abdülhamit Gül görevden affını istedi ve şükranlarını sunarak Bakanlıktan ayrıldı.
Böyle bir minnetkar ayrılış biçimi de bizim ülkemize özgü oldu. Bunun nasıl bir izah tarzı var acaba? Enerji Bakanı da görevden affını isteyip, şükranlarını arz ederek görevden ayrılacak mı acaba merak ediyorum. Bin yıllık devlet geleneğimiz çok açık bir şekilde derdest edilirken, gece yarısı istifaları ve kararnameleri artık can sıkıcı boyuta geldi. Başarısız olan birisi varsa, istifa ettiğini belirtsin ya da görevden alındığı kamuoyuna, hayatın akışı içerisinde bildirilsin. Vatandaşlarını da deney olarak gören Enerji Bakanı Fatih Dönmez de bakalım 210 kwh kararı sonrası nasıl bir adım atacak?