Daha önce hiç grip aşısı olmadım ama bugüne kadar grip aşısı ile ilgili hiç böyle bir tartışma ve sorun yaşandığına da şahit olmadım.
Elbette bu yıl yaşanan sorunun temelinde koronavirüs var.
Geçen yıl 1 milyon 100 bin griş aşısı yapılmış Türkiye’de. Bu sene ithal edilen sayı ise 1 milyon 300 bin civarında.
Koronavirüs Nisan ayından beri var. Grip aşısının da bu dönemlerde daha fazla kesime ihtiyaç duyulacağı düşünülmedi ve planlanmadı anlaşılan.
Ya da tüm dünyada grip aşıları büyük öneme sahip olduğu için, bu aşıyı üretenler en fazla bu kadar vermiş olabilirler.
Grip aşısı üretemiyor olmamız ne kadar kötü değil mi?
Dışa bağımlılık, onların reva gördüğü rakamlara kanaat etmek ne kadar acıymış!
Peki durum ne olacak?
Risk grubundaki insanlar grip aşısına nasıl ulaşacak? Risk grubunun yanı sıra pandemi ile mücadele eden sağlık çalışanlarını da eklerseniz asıl ihtiyaç elbette 1 milyon 300 bin rakamının çok çok üstünde olacak.
Türkiye’deki grip aşısı manzarası oldukça kötü görünüyor.
İnsanlar eczanelerden parayla alamıyor. Reçete karşılığı satılabilecek ama o da yok! Sağlık Bakanlığının sistemine girdiğinde ise risk grubunda bulunmadığı sonucuyla karşılaşıyorlar. Malum, 5 puanı tutturmak gerekiyor. Sadece kanser olmak bile yetmiyor. Ya da akciğer hastalığı olanlar…
Geçenlerde Kocaeli eski milletvekili Bekir Yurdagül sosyal medyada paylaşmıştı. 86 yaşındaki annesinin hem Hiper tansiyon hastası hem de kalbinde stent bulunduğunu ve bu nedenle her yıl grip aşısı olduğunu ancak bu yıl sistemden olumsuz yanıt aldıklarını dile getirmişti.
Bu durum bana maske sorununu hatırlattı.
Pandeminin ilk zamanlarında maske satışını yasaklayıp, “Biz bedava dağıtacağız” deyip sonra yaşanan sıkıntıların ardından yeniden serbest satışa izin veren Sağlık Bakanlığı bence aynı plansız ve hazırlıksız durumu grip aşısı konusunda yaşıyor.
Türkiye’de risk grubunda kaç kişi olduğu ve ne kadar aşı gerektiği ortadayken niye bu kadar az aşı geldi diye sormak bizi başka bir soruya götürüyor.
Biz niye grip aşısı üretemiyoruz?
Bilgiye ve gelişmeye açık toplumlar, bilgiyi umursamayan ve gelişmelere kapalı toplumları yönetir…
Eğitim, eğitim, eğitim…