Nerede eski Ramazanlar, sahurlar, iftarlar, teravihler, komşuluklar diye söze başladı mı eski insanlar, dinlemek çok güzel olurdu
Ramazan, en kıymetli misafirdi ve misafir iyi ağırlanmalı hoşnut edilmeliydi.Ramazan, bir kültür maneviyat dünyamızın baş köşesinde oturan baş tacı.
Ramazan, bir gelenek nesilden, nesile aktarılan.
Ramazan, bir miras 1400 yıldır zerre değişime uğramadan günümüze kadar gelen.
Çocukluğumuzun Ramazanları daha bir hoştu gelişi büyüklerin telaşından belli olurdu.
Hazırlıklar aylar öncesinden başlar
Hele köylerde..
Yufkalar ortaklaşa imece usulü ile açılır.
Herkesin damında 1 ay yetecek kadar yufkası olur.
Sahurunda, iftarında vazgeçilmezidir. Börek işleri.
Ramazanda tüketilecek ne varsa, hazırlanır kenara konurdu
Şimdiki gibi menü falanda yoktu o zamanlar.
Allah ne verdiyse yerük diyen insanlar vardı.
Temcit okunurdu minarelerden sahur öncesi.
Sahura kadar gezmek, oynamak demekti bizim çocukluğumuzda Ramazan.
Saf, saf camileri doldurup terefi kılmak demekti Ramazan.
Hoşgörü, yardımlaşma, fakir fukarayı kollamak demekti Ramazan.
Bunların hepsini yaşamış birisi olarak mutlu çocuklar demekti Ramazan.
Sonu şeker toplamak ve bayram haftasında bayramlık alınacak hayalini kurduğumuz aydı Ramazan.
Bu güzellikleri yaşayanlara selamlar, yaşatanlara da saygılar yolluyorum.
Nerdee eski Ramazanlar diyipte kendimizi kandırmayalım.
Ramazan yine aynı Ramazan. Neredeee o eski insanlar.
Hoş geldin 11 ayın sultanı YaŞehri Ramazan.