Aslında bugün 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi’ni yazmayı planlıyordum. Çünkü Türk-İslam tarihi için bir mihenk taşı olan, Türklere Anadolu kapılarını açan ve bin yıllık birlikteliğin dönüm noktası olan böyle bir tarihi yorumlamak, üzerine düşünmek ve Sultan Alparslan ve yiğitlerini anmak tarihe karşı bir sorumluluğumuzdur.
Ancak ne yazık ki, bu ülkede adları Türk, ruhları ve yaşayışları ise bu millete ait olmayan sapık zihniyetli müsveddeler gündemi işgal etmeye, kendi reklamları üzerinden prim yapmaya devam ediyorlar. Malazgirt Meydan muharebesi ve Kurtuluş Mücadelesi’ni zaferle sonuçlandıran Büyük Taarruz’un yıl dönümleri ne hikmettir ki 26 Ağustos’dur. Birisi Türklere Anadolunun kapılarını açarken, diğeri ise işgale son vererek Anadolunun ebedi Türk yurdu oluşunun simgesidir.
Ancak ne yazık ki 26 Ağustos 1922’de işgalcilerin tüm unsurlarını bu ülkeden def edememişiz. Bugün Türk isimleriyle yaşayan ancak zihniyetleri Orta Çağ Avrupası’nın karanlık yapısını taşıyan, bedenleri bu ülkeye ait olmayan zevat, toplumu hakir görmeye, aşağılamaya, taşıdıkları sapık fikirleri topluma enjekte etmeye çalışan müsveddeler toplumu kutuplaştırmaya devam ediyor. Malum, kendisine sanatçı diyemeyeceğim, Gülşen denilen müsvedde bu ülkenin asli unsurlarından olan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle kurulan İmam Hatip Liseliler sapık dedi.
Bunu diyen LGBT destekçisi sapık zihniyetli yaratık hakkında Savcılık jet hızıyla soruşturma başlatıp, yakalama kararı çıkarttı. Umarım bu şahıs hak ettiği cezayı hiçbir affa ve indirime uğramadan alır. 90’lı yıllarda sanatçı olmak için piyasaya çıkan bu şahıs, sesiyle tutunamadı, silindi gitti. Sonra baktı ki sesiyle kendisinden bir şey olmayacak, bu işler böyle yürümez diyerek bedenini sergileyerek tutundu piyasaya. Evli olduğu halde kocasını aldatarak başkasının kayığına binen ve magazin gündemlerinin bir numaralı malzemelerinden olan bu müsvedde yaratık, geçtiğimiz günlerde sapkın LGBT topluluklarına da destek verdi.
Sapıklık sadece bir erkeğin bir kadına bakması, ona taciz etmesi değildir. Bilerek, taammüden teşhircilik yapmak, kendini cinsel bir obje olarak kullandırmak, evli eşini aldatmak, sapık gruplara destek vermekte sapıklıktır. Bu yüzden bu benzetmeyi yapan bu müsvedde sapığın önde gidenidir. Bu milletin arasına nifak tohumları ekmeye çalışan, ülkede kutuplaşma havası oluşturmaya çalışan kim varsa bedelini en ağır şekilde ödemelidir. Nefret suçu işleyerek toplumun sinir uçlarına dokunmaya çalışan bu şahıs da kanundaki ilgili maddelerden cezasını almalıdır.
Ben İmam Hatip mezunu değilim. Ama bu ülkenin milli değerlerine, birlik ve beraberliğine bağlı, Türkiye’nin kalkınmasını isteyen ister İmam Hatip’li, ister ADD’li, ister Ülkü Ocaklı, ister Kürt, ister dindar, ister liberal, ister sosyal demokrat yapıda yerli olan kim varsa hakkını savunmak gazeteci olarak da görevim. Bu ülkenin değerlerine aykırı olmayan, nefret tohumları ekmeyen, milli birlik ve kardeşliğe zarar vermeyen, milli değerlerimizi aşağılamayan fikir özgürlüğünü her zaman desteklemeliyiz. Ancak Gülşen gibi yaratıkların ki fikir özgürlüğü değil, suç unsuru barındıran kendi sapık fikirlerinin dile dökülmesidir.