Sel ve orman yangınlarına hazır değiliz, bunu acı bir şekilde tecrübe ettik. Depreme de hazır değiliz.
Aslında genel olarak afetlere hazır değiliz!
Başımıza geldiğinde gündeme gelen sonra unutulup giden ve bir sonraki gelişinde yeniden gündemimiz olan afetler…
17 Ağustos tarihi yaklaştığında herkes hatırlar sonra herkes yeniden unutur! Vatandaşın da, yerel yönetimlerin de, devletin de hafızası ne yazık ki böyle işliyor memlekette!
Gebze’de birkaç sivil toplum kuruluşunu ayırmak lazım. Öncelikle de TMMOB Gebze bileşenlerini.
Her 17 Ağustos öncesi basın toplantısı düzenliyorlar ama seneden seneye basın toplantısı düzenleyen kurumlardan değiller, senenin her döneminde ‘Depreme hazır mıyız?’ diye bağırarak seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Güçleri yettiğince çalışmalar yapıyorlar. Hem kendi meslektaşlarını donanımlı hale getiriyorlar hem de halkın içine inerek toplumsal bilinçlenme ve eğitim çalışmaları yapıyorlar.
Yerel yönetimleri de katmaya çalışsalar da, yerel yönetimler zaten her şeyi bildikleri için (!) katılmayı pek düşünmüyorlar.
Bir de Gebze Ticaret Odası. Deprem gerçeği ve toplanma alanı gerekliliği konularını her zaman gündemde tutan bir Nail Çiler var.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Kadı, Gebze’deki yapıların yarısının riskli olduğunu söylüyor, ‘gözden geçirilmeli’ diyor. Duyan yok!
Sadece Gebze değil, bu ülkenin yüzde 98’i deprem kuşağında ama ne yazık ki hala deprem gerçeğine uygun çalışma yok.
1999’da yaşadığımız büyük Marmara depremi.
Aradan tam 22 yıl geçti.
Ne değişti?
Ne hazırlık yapıldı?
22 yıldır yerel yönetimler hangi çalışmaları yaptılar?
Sağlam yapılar ve şehirler için kentsel dönüşüm gerçeği de artık kabul edilmeli ve bu yöndeki projelere kararlılıkla başlanmalı ve destek verilmelidir. Yerel yönetimler ve devlet bu konuda elini taşın altına koymalıdır.
Şehirdeki yapıların risk haritası çıkarılmalı, riskli yapılar yenilenmelidir. Bu konudaki en iyi yöntem de kentsel dönüşüm olacaktır. Müteahhitle vatandaşı baş başa bırakarak bu projelerin başarılı olacağını düşünmüyorum, yerel yönetimler ve devlet de hem yönlendirici hem de destekçi olmalıdır.
Aksi halde deprem olacağını ve riskli yapıların bu depremde yıkılacağını bile bile seyirci kalmak olsa olsa faciaya ortak olmak demektir.