Birleşmiş Milletler Büyük bir kısmı kendi topraklarında ve nüfus alanlarında iki büyük Dünya Savaşı (1.Dünya Savaşı 1914-1918, 2.Dünya Savaşı 1939-1945) yaşadıktan ve çok sayıda insan kaybı, yıkım ve çöküntüyü gördükten sonra bir daha böyle savaşlar olmasın, krizler önceden barış içinde çözülsün, kan, gözyaşı dinsin diye öncülüğünü Fransa, Çin, İngiltere, ABD, SSCB’nin yaptığı 51 ülke tarafından
İkinci Dünya Savaşından sonra 26.06.1945 tarihinde San Francisko’da antlaşma yapılarak kurulmuş ve 24.10.1945 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’de 24.08.1945’de bu antlaşmayı kabul etmiş ve katılmıştır. Peki adı Birleşmiş Milletler olan ama çok önemli ve hayati konularda, kanın gövdeyi götürdüğü savaş, iç savaş ve katliamlarda, terör saldırılarında birleşmiş mi acaba? Kurulduğundan bu yana bir geçmişe ve günümüze bakalım. Her insan hayatı değerlidir ancak bir gazete yazısına sığmayacak kadar çok savaş, iç savaş, katliam, terör saldırısı olduğu için bir seçme yapmak durumunda kaldım.
1945 Yılından bugüne iç savaşlar ;
- 1946-1949 yılları arasında Yunan İç Savaşı 200 binden fazla ölüm,
- 1955-1972 yılları arasında Birinci Sudan İç Savaşı 500 binden fazla ölüm,
- 1960-1996 yılları arasında Guatemala İç Savaşı 200 binden fazla ölüm, - 1962-2002 yılları arasında Sierra Leone İç Savaşı 300 binden fazla ölüm,
- 1967-1970 yılları arasında Nijerya İç Savaşı 3 milyondan fazla ölüm,
- 1967-1975 yılları arasında Kamboçya İç Savaşı 310 binden fazla ölüm, - 1974-1991 yılları arasında Etiyopya İç Savaşı 1 milyon 500 binden fazla ölüm, - 1975-2002 yılları arasında Angola İç Savaşı 500 binden fazla ölüm,
- 1975-1990 yılları arasında Lübnan İç Savaşı 150 binden fazla ölüm,
- 1977-1992 yılları arasında Mozambik İç Savaşı 1 milyondan fazla ölüm, - 1983-2005 yılları arasında İkinci Sudan İç Savaşı 2 milyondan fazla ölüm,
- 1986-Günümüz yılları arasında Somali İç Savaşı 500 binden fazla ölüm,
- 1991-2002 yılları arasında Cezayir İç Savaşı 200 binden fazla ölüm, -1990-1994 yılları arasında Ruanda İç Savaşı 1 milyon 500 binden fazla ölüm,
- 1991-2001 yılları arasında Yugoslavya iç savaşı 200 binden fazla ölüm, -2011-Günümüz yılları arasında Suriye İç Savaşı 650 binden fazla ölüm, - 2014-Günümüz yılları arasında İkinci Yemen İç Savaşı 250 binden fazla ölüm,
1945 Yılından bugüne savaşlar
- 1946-1954 yılları arasında Birinci Çinhindi Savaşı 400 binden fazla ölüm,
- 1950-1953 yılları arasında Kore Savaşı 4 milyon 500 binden fazla ölüm,
- 1954-1962 yılları arasında Cezayir Savaşı 1 milyon 500 binden fazla ölüm,
- 1955 -1975 yılları arasında Vietnam Savaşı 4 milyon 300 binden fazla ölüm, - 1971 yılında Bangladeş Kurtuluş Savaşı 3 milyondan fazla ölüm,
-1979-1989 yılları arasında Sovyet-Afgan Savaşı 2 milyondan fazla ölüm, - 1980-1998 yılları arasında İran-Irak Savaşı 1 milyon 100 binden fazla ölüm,
Adı Birleşmiş Milletler olan ama hemen her konuda birleşemeyen, görüş birliğine varamayan, yavaş hareket eden, savsaklayan, laf kalabalığı yapan ve beş tane kabadayı ülkenin dediğinin olduğu demediğinin olmadığı bir yapının 1948 yılında bir oldu bittiye getirerek Filistin topraklarında kurdurdukları İsrail Devleti’nin yapmış olduğu zulme, döktüğü kana, işgale dur demesini beklemek herhalde akıl tutulmasından öte bir şey değildir. Adı konulmasada Gazzede yaşananlar üçüncü haçlı seferidir. Ne yazıkki bu sefer kendisini müslüman olarak tanımlayan ülkelerin gözü önünde ve kapılarının dibinde gerçekleşmektedir. Batılı liderler İsrail’e destek ziyaretleri yaparak terör devletini cesaretlendirmekte ama müslüman ülkelerden Türkiye Cumhuriyeti hariç Gazzeye destek, yardım, dünya kamuoyuna seslenmek gibi bir eylem görülmemektedir. Esas düşünülecek ve acınılacak ahval budur. Gazzede ki çocukların, hastaların, kadınların, yaşlıların yaşadıkları işkence, zulüm,ölüm televizyon ekranlarında, haberlerde filim gibi seyredilen ve beş dakika sonra magazin programlarına geçilerek unutulan bir gerçekliktir. Masa başında, açık oturumlarda , harita üzerinde ahkam kesmeklede oradaki mazlumlara bir fayda sağlanmaz. Kahveleri yere dökerek, kolayı yasaklayarakda zulme dur denmez. Daha gerçekçi, daha acıtan , İsrail’in harekat kabiliyetini zayıflatan hatta durdurabilecek eylemler, ambargolar, kısıtlamalar yapmak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptıklarının yarısını diğer müslüman ülkeler bu güne kadar yapsaydı 40 günde 15 bine yakın insan ölmez, 1.5 milyondan fazla bina yıkılmaz, hastaneler, okullar, ambulanslar, camiler, kiliseler, BM binaları bombalanmaz ve yerle bir edilmezdi. Bu yıkımdan ve zulümden, çocukların gözyaşlarından bütün insanlık , hepimiz sorumluyuz.
Birleşememiş Milletler yukarıdaki seçme listede yaşanan insanlık dramlarına engel oldumu ki Gazzede , Filistin’de yaşanan drama engel olsun!!
Hoşçakalın
Prof.Dr.Gazi Uçkun
Amerika'nın dediği olur. Amerika dur demediği sürece İsrail'in katliamı sürer. Diğer ülkelerde öpe öpe İsrail'i desteklemeye devam eder.
Degerli hocam düşüncelerinize harfiyen katılıyorum. Dünya ülkeleri keşke Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi " Yurtta sulh cihanda sulh " olduğunu anlayabilecek kadar ileri görüşlü olabilseler. Anlamadığım 2.5 milyar Müslüman nerede bu haçlı seferleri karşısında