İlk maçlar oynandı takımları gördük.
“Ahh bizde olmalıydık” dedik.
Bazen şaşırdık. Sudi Arabistan nasıl Arjantin’i yener dedik. Bazıları çok üzüldü. Messi’ciler aman n’luor derken. Bazıları da yol kazası olarak gördü. Benim şahsi fikrim, sanki Arjantin bu sene finali zor göreceğinden yana. Ne kadar Meksika’yı yenmiş olsalar da Arjantin bana çok iyi sinyal vermedi.
Ev sahibi Katar en azından 1 gol atma başarısı gösterdi. Bu onlar için başarıdır denilebilir.
Valencia’yı unutmayalım o da fırtına gibi başladı bir sakatlığı olsa da en kısa sürede toparlayacağını düşünüyorum. Bu kupada Valencia’yı izlemek keyifli. Özellikle Türkiye liginden bir forvetin bu kadar iyi bir performans sergilemesi imaj olarak bize de artı değer katacak. Unutmayalım ki kendi ligimizdeki Türk oyuncular milli takımda biraz geri planda kalıyor. Fakat Nelson, Valencia gibi oyuncular kendi takımlarında parladıkça Türkiye’nin de Futbol iklimi değerleniyor.
Japonlar ne yaptı peki? Almanya’yı yendiler ve “futbol 90 dakika oynan bir oyundur sonun da hep Almanlar kazanır.” cümlesine de göndermede bulundular. Almanlar acaba elenmiş mi olacak, siz bu yazıyı okuduğunuzda? Göreceğiz. Japonlar tabi ki sadece spor da değil spor ahlakın konusunda da önemli bir aşama kat ettiklerini gösterircesine soyunma odalarını tertemiz bıraktılar.
İngiltere ise İran’ı resmen hezeyana uğrattı. 6 gol gönderdi İran’ın kalesine. Ülke sınırları içerisinde bir devrim gerçekleşen İran’ın takım olarak futbola konsantre olamadığı ortadaydı. Saha içerisinde milli marşların okumamış olmaları ise Dünya kamuoyunda bir mesaj olarak algılandı. Tüm bunlara rağmen Galler’i yenerek grup elemelerinde mücadele etmeye devam edeceklerini gösterdiler. Ben şaşkınlık içerisinde İran’ın galibiyetini idrak etmeye çalışırken. İran’ın Türkmen forveti Serdar Azmun Türkçe konuşarak. Dünya kupasında aslında Türk oyuncuların var olduğunu hatırlattı. Hem kendi halkına hem de bize güzel içten sinyal vermiş oldular.
İspanyolların Kostarika’ya attığı 7 gol ise izleyenlere iyi gelmiş olmalı. Ve diğer yandan İspanyolların ne ciddi rakip olduklarını diğer takımlara anlattı.
Biz bu kupada bu yıl yokuz evet bunun sızısını hissediyoruz. Hatta olmamız gerekirdi diyerek belki de hayıflanıyoruz. Fakat hayıflanarak ya da dua ederek bir yere gelemediğimiz ortadadır. İyi yönetim iyi futbolcu, güçlü bir toplum ve spor ahlakı gerekli Dünya futbolunda ya da pazarında yer alabilmemiz için. Fakat hala kulüp yöneticilerinin ne kadar güçlü ekonomileri olduğunu gözlüyoruz. Ya da iyi sahalar varken kötü antreman tesisleri göze çarpıyor. Alt yapıdaki çocukların yol paraları, ayakkabıları, psikologları hangisi tastamam? Hayıflanmak yetmez. En güzlğ hazinemiz insan bunu değerlendirmek gerekir. Yoksa istediğimiz kadar üretim sloganları atalım. Lafügüzaf…