Memlekette gün geçmiyor ki bedensel zararlı ve maddi hasarlı trafik kazası sayısı artmasın. Artıyor evet, peki ya sigorta şirketlerinin tutumu ne yönde seyrediyor? Çoğu sigorta şirketi der ki; ''Yaralamalı trafik kazası mı geçirdin? Elbette öncelikle geçmiş olsun, ama hakkını arayacaksan seni biraz yıldıralım. Kim bilir belki uğraşmaktan vazgeçersin de bu vesileyle paramız cebimizde kalmaya devam eder.'' Bu mantıkla vizyonunu belirleyen sigorta şirketleri, kazazedelere amiyane tabirle bir darbe de maddi ve manevi olarak kendileri vurmayı şiar edinmişler gibi maalesef.
Bu doğrultuda sigorta şirketleri kazazede şahıslardan Genel Adli Muayene Raporları, kaza tespit tutanakları, hastane tedavi kayıtları, epikriz formları gibi evrakların yanında bir de tam teşekküllü hastaneden alınmış bir engellilik raporu istiyor ki kazazedeler için esas uğraştırıcı kısım da aslında tam bu kısım. Nedir bu tam teşekküllü devlet hastanesi? Peki ya Eğitim Araştırma Hastanelerindeki Adli Tıp Ana bilim dalı başkanlığının hazırladığı rapor mu daha etkili olur yoksa klasik devlet hastanelerindeki heyet raporları mı? Bunun gibi birçok konuda çoğu sigorta şirketlerinin aslında hem kaçamak hem de kazazedeyi illallah ettirmeye yönelik tavırlarını görmeniz mümkün. Sigortalar Avukatların hukuki yardımı olmadan yapılan şahsi başvurularda tabiri caizse ''kimsesiz'' gördükleri kazazede vatandaşa bir yıldırma politikası izleyip ''vay efendim bu hastane olmaz, bu evraklar yeterli değil'' gibi beyanlarıyla haklarını aramaktan imtina ettirebiliyor. Bir de tabi bu evrakların ve raporların tümünün sigorta şirketine gönderilmesi, yazışmalar ve anlamsız gereksiz evrak işleri ile uğraşma aşamaları da elbette cabası.
Bu durumda kanaatimce vatandaşın yapması gereken hak kaybına sebebiyet vermemek için hukuki yardım almasıdır. Zira hem ilk aşamada sigorta şirketlerinin nezdinde kimsesiz muamelesi görüp örselenmemek, hem de ilerleyen aşamada sigorta şirketinin olası ödeme yapmaması yahut eksik ödeme yapması ihtimallerine karşın (ki sigortanın eksik ödeme yapmasındaki bu oran maalesef %90'ın kesinlikle altında değil) muhtemel Sigorta Tahkim Komisyonu başvurusu ile dava aşamaları için hukuki yardım elzem mahiyette olduğu su götürmez bir gerçek. Kaldı ki ilk aşamada sigorta tahkikatını kendisi takip etmeyi göze alan vatandaş, ilerleyen aşamalarda istediğini alamayınca Tahkim aşaması için veya dava aşaması için bir Avukatın hukuki yardımına en nihayetinde başvurma ihtiyacı duyuyor. Bu kez de bazen tahkikatın kazazede vatandaşça eksik yahut yanlış yürütülmesi neticesinde geri dönüşü zor veya imkansız hatalar yapılmış olabileceğinden sonuç sigorta şirketinin lehine dahi sonuçlanabiliyor.
Tüm bu nedenler dikkate alındığında vatandaşın geçirdiği trafik kazası sonucu duyduğu elem ve kederin yanında bir de sigorta şirketinin tutumu ile daha fazla mezalim olmasını engellemek amacıyla ve kesinlikle duyduğu acı ve kederin karşılığı olmayacağı açık olmakla birlikte maddi anlamda da hakkını tam manasıyla alabilmesi için tez canlı davranmayıp bilinçli bir şekilde bu alanda ihtisas yapmış hukukçu kişilere başvurması gerektiği kanaatindeyim.
Aksi durumda bu bahsedilen bazı Sigorta şirketleri sermayesine sermaye katmaya ve mağdur kazazedeler ise maalesef fazlasıyla hak kayıpları yaşamaya devam edecektir.