Birbirlerine yar olma iddiasında olanların, iddiasında şecaat edenlerin ve hatta kıymetlisi için serden geçme meylini göze alanların ‘’meşhur’’ günü kapıda.
Kapılar çalınıyor, vakit geldi ve 14 şubat alacaklısı çiçekçi, aşıklardan daha büyük bir aşk ile yüksek sesle davetkarca feryad ediyor.
Sahi ne zaman hayati oldu malum günde çiçek böcek armağanı sevgiliye? Kim bu hummalı ticaretin kodaman tüccarı? Kimin bu 14 şubat; kompradorların mı yoksa?
Ve bu yüzden şiirsiz, aşksız, çok hesapsız, hiç parasız büyüyen çocuklar-gençler ellerinde reklam flamalarıyla bu basiretsiz durumun, bu sığ klişenin kaybedeni oldular ve oluyorlar, tükeniyorlar.
‘’Oysa bir demet, bir gül bahçesinden evladır’’ muhatabı cihetinde.
Bu cümlem elbette çiçeği değil minimali yüceltmekte. Yoksa kim iddia edebilir çiçeğin yahut başka bir metanın, pırlantanın, peluş ayıcığın sevgi beyanında olmazsa olmaz unsur olduğunu? Benim derdim, benim inadım ve hatta benim kavgam kanıksanmış yanlışlarla saygıdeğer okur.
Sevgini paylaştığın biri var ise onunla bir kedinin güzel başını okşamak, bir şivava köpeğinin heyecanlı ayak hareketlerini izleyip eğlenmek dururken; kendimizi şaşalı çiçeklere, pırlantalara, yüzüklere, kolyelere sıkıştırmak bizi yüceltmenin aksine sıradanlaştırıp basitleştirmez mi? Bunun cevabını ekseriyetle içimizden kısık sesle verdiğimize inanıyorum ve sizleri reaksiyona davet ediyorum.
Gelin bu kez bu kervanı sonlandırmanın imkanına kendimiz talip olalım. Bir iş bir eylem olma gücüne erişmiş tüm kitle hareketleri her zaman küçük bir kıvılcımla başladı. Bu kez herkes kıymetlisine (anne, baba vs. dahil) klişelerden uzak bir ‘’hareket’’ yapsın. Örneğin özel bir yemek, bir şiir dinletisi bir şarkı ne ala olur. Böylece güzel memleketimde asgari ücretle çalışan vatandaşlarımız yahut işsiz gençlerimiz-öğrencilerimiz 14 şubat ve türevleri günlerin gelişini, yaşadıkları ekonomik kaygılarından ötürü korku ve elem içerisinde değil; bir heyecan ile bekleyebilsin.
Kendimiz ekonomik kaygılar içerisinde olmasak bile, bu durumda olan büyük çoğunluğu görmezden geleceksek ve empatiyi bir kenara bırakıp bu kervanı böyle sürdüreceksek, bu günü kesinlikle hak etmemiş olacağız. Bu dünyaya gönderilişimizin amacını unutmamamızı isteyen ‘’asıl sevgilimizin’’ istediği gibi bir duruşu hem malum gün hem de ömrümüzün diğer tüm günlerinde sergileyebilmek ümidiyle,
Mutlu ve sevgi dolu nice 14 şubatlara…
AV. BİLAL DURMUŞ KURT