Gebze’nin en önemli miraslarından birisidir Fatih Sultan Mehmet Han’ın Otağı, Hünkar Çayırı.
Tarihi yağlı güreşlerle anımsadığımız, zaman zaman yapılan etkinliklerle ziyaret ettiğimiz, Hünkar Çayırı bir dönem Vakıflara verilip, ranta kurban edilecekti.
Gebze, o dönemde daha derinden hissedip, önemini ve değerini kavradı bu tarihi mekanın ve tüm şehir kenetlenerek, Hünkar’ın mirasına sahip çıktı, perde arkasında da bir teknokrat olarak Zinnur Büyükgöz’ün o dönemde ciddi çalışmaları olmuş, bilinmeyen birisi olarak, Ankara’da verdiği mücadele ile Hünkar Çayırı’nı kurtarmıştı, bir gün bu kente belediye başkanı olacağını bilmeden….
Büyükgöz göreve geldiği günden itibaren, sanayisi ile bilinen Gebze’nin tarihi ve turistik bir kent olduğunu vurguladı.
Öyle afişlerle, söylemlerle değil, hemen her platformda Gebze’nin tarihi dokusuna vurgu yaptı, altı dolu çalışmalara da imza attı.
Çoban Mustafapaşa Camiimiz, Anibal, Osman Hamdi Bey, Eskihisar Kalesi, Tavşancıl Evleri, Balıkayalar, Tarihi Çeşme, Sarnıç derken Büyükgöz, Gebze’nin tarihi dokusunu ortaya çıkartan adımlar atmaya başladı.
Ve en önemli miras, en büyük değerlerimizden birisi Hünkar Çayırı.
Vakfa bağışlanması da gündemde olan Hünkar Çayırı için Büyükgöz acele etmeden, ince dokuyarak, her detayı hesaplayarak adımlar atıyor.
Bir müze hedefleniyor ama öyle sadece müze de yetmez, Millet Bahçesi tadında bir yaşam alanı da olacak bu tarihi mekan.
Fatih Sultan’ı O kutlu komutanı yeni nesillerle buluşturacak bir cazibe merkezi olması amaçlanıyor.
Ön hazırlıkları tamamlandı, ihale aşamasına gelindi, çalışmaların yapılması yakındır.
Gebze, tarihi dokusunu ortaya çıkartıp, görülesi, gezilesi alanlara dönüştürdüğünde turizm de canlanacaktır.
Öyle bir ismin Otağı’na sahibiz ki, bu alanın doğru düzenleme yapıldığında yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olacağı kesin.
Gündüz nüfusu 1.5 milyonu bulan bu sayı here geçen günde artan Gebze, İstanbul’un, Kocaeli’nin sanayi çöplüğü gibi görülüp, aş ve iş arayanların yaşadığı yer olarak bilinirken, ‘tarih ve turizm’ kelimeleri ilk başta siyasi söylem gibi duruyordu ama şimdilerde Gebze’nin tarihi dokusu daha derinlemesine hissedilmeye başlandı, Hünkar Çayırı projesinin ardından bu daha da gelişecek.
Büyükgöz başkanlığında pandemili dönemleri de hesaba katarsak, 3 yılı geride bıraktık, bu üç yılı hazırlık dönemi, tarihi mekanlar da düzenleme olarak görebiliriz, şimdi bu mekanların, Gebze’nin tarih ve turizm şehri olduğunu ortaya koyan etkinlik ve çalışma zamanına girildi.
Gebze Belediyesi’nin lansman da, tanıtım ve anlatım alanında eksikleri olduğu Büyükgöz döneminin en önemli eleştiriler arasında, bu alanda da gelişme hazırlık sürecinin doğru değerlendirildiğin var sayarak, yeni dönemde Gebze’nin tarih ve turizm şehri olduğu doğru anlatılır umudunu taşımak istiyoruz.
Mayıs ayı sonunda ki Ultra Treail başlıklı yarış önemli ama bunu bir maraton olarak düşünmek isterdik, tarihi dokuya dokunan bir maraton harika olurdu.
Treal içinde yer alan halk koşusu önemli, daha geniş düşünülebilirdi ama bu adım da tek başına tanıtım anlamında büyük önem taşımakta, benzerlerinin sayısının artarak, tarih ve turizm şehri Gebze’yi anlatan etkinlikleri görmeyi umut ediyoruz.
Ve tarihi dokusu, eşsiz eserleri, değerleri ile TÜBİTAK, Bilişim Vadisi, Üniversitesi, nüfusu, ekonomisi ile Gebze’nin bundan sonra ki en önemli adamı da Büyükşehirli İl olması olacaktır.
Bu doğru adımların, tanıtım ve anlatımda ki eksiklerin giderilmesi ile de Gebze’nin hak ettiklerini bir bir alacağına inanıyoruz.