Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Mustafa Kemal Atatürk, 24 Kasım 1928 yılında TBMM tarafından ‘Başöğretmen’ ilan edildi, 1981 yılından beri de, 24 Kasım’ı Öğretmenler Günü olarak kutluyoruz.
Atatürk, ‘yeni nesil sizlerin eseri’ olacaktır diyerek, öğretmenlere büyük sorumluluk yüklemiştir.
Eğitim sistemimizde, sürekli değişiklikler olmakta, müfredata dair sıkıntılarımız var, ama tüm eksiklere, aksaklıklara, haksız ve adaletsizliklere rağmen, çok şükür ki, öğretmen gibi öğretmenlerimiz var ve bu öğretmenlerin yetiştirdiği pırlanta gibi öğrenciler de var.
Öğretmenlerimizin maaşlarını, özlük haklarını ısrarla gündem yapan ve öğretmenlik mesleğini değersizleştiren tartışmalar, gerçek öğretmenleri çok rahatsız etmekte idi, şimdilerde öğretmenlik mesleğine dair daha rahatsız edici uygulamalar hayata geçirildi.
Öğretmenler arasında ayrışmaya neden olan ‘uzman öğretmen’ tanımlaması bile rahatsızlık veriyorken, üzerine birde ‘başöğretmenlik’ tanımlaması getirildi.
Meslekte 20 yılını dolduranların hak kazandığı ‘başöğretmenlik’ sınavlarına girip, başarılı olmuş ve bu ünvana‘layık görülmüş(!..)’, gelirlerini arttırmış 66 bin kişi var.
Bu kişiler, kendilerini ‘başöğretmen’ olarak tanıtıp, 24 Kasım tebriklerini nasıl kabul ediyorlar bunu bilmiyorum, çok şükür ki, tanıdığım ‘başöğretmen’ yok.
Çok sayıda öğretmen arkadaşım, dostum var, meslekte 20 yılını doldurup da, unvan olarak ‘başöğretmenlik’ tanımlamasını kabul etmeyen, sınavına da girmeyen, Milli Eğitim ile ters düşmemek adına sınavına girip, geçer not alacak başarıyı ‘göstermeyen’ tanıdıklarım da var.
Çünkü, onlar bir öğretmen olarak şuna inanıyorlar, ‘bu Ülke’nin tek bir tane başöğretmeni var ve bu da Mustafa Kemal Atatürktür’
Hem zaten mantık olarak da, birden fazla baş olur mu?, insanın tek başı vardır, Ülkelerin tek Başbakanı olur, her durumda baş tektir, zaten başın fazla olduğu durumlarda da sorunlar yaşanır.
Öğretmenler arasında ayrım olur mu?, ödüllendirilmesi gereken, daha fazla saygı ve daha fazla maaş hak eden öğretmen olur mu?, bence olur..olmalı da, ama bunun kriteri meslekte ki yılı değil, mesleğine, öğrencilerine, geleceğimize sunduğu katkı olmalıdır.
Başarı en önemli kriter kabul edilerek, bir ayrımı sonuna kadar desteklerim.
Örneğin, ilk ve orta okullar için LGS bir kriter kabul edilebilir, 4 milyon civarında öğrencinin girdiği sınavda, yüzde 2’lik dilemde yer alan öğrencilerin öğretmeni de, okulu da ödüllendirilebilir, maaşlarına zam yapılabilir, haklarıdır, hepsine helaldir.
Yine yüzdelik dilimler de yer alan öğrencilerle ilgili de kademeli olarak öğretmenler ödüllendirilebilir.
Lise içinde Üniversite sınavı yine kriter olarak alınıp, başarı durumuna göre, okul ve öğretmenler ödüllendirilebilir, ödüllendirilmeli de.
Aksi halde, meslekte geçen yıldan ötürü, kimse uzman yada baş olmamalı ve ödüle hak kazanmamalı diye düşünüyorum.
Başta veliler olmak üzere, yerel yönetimler, çeşitli kurumlar, 24 Kasım nedeni ile öğretmenlerimize hediyeler alıp, jestler yapıyorlar, mesela Gebze Belediyemiz, İlçemizde ki 650 bin öğretmene ve tüm okullarımıza günün anısına dair kahve makineleri almış, dağıtımını da 23 Kasım’dan itibaren yapmaya başladı.
Bu 24 Kasım ilgisi ve tebriki, bugünün özeli nereden geliyor?, hatırlatmak isterim o ‘baş’lara.., bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün 95 yıl önce ‘Başöğretmen’ seçilmesinden dolayı, özel gün, o yüzden öğretmenler günü, şimdi siz ‘başöğretmen’ sıfatı ile bugünü nasıl, hangi duygularla kutluyor olacaksınız…
Türkiye’nin tek başöğretmeni olduğu bilinci ve buna olan saygıyla, Ülkesinin çocuklarına hizmet veren, yetişecek yeni nesli kendi eserleri olacağı bilinci ile mesleğini icra eden tüm öğretmenlerimizin, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum…