Çağımızın en önemli sorunlarından birinin “iletişimsizlik” olduğunu düşünüyorum. Çevremizle ve kişiler arasında iletişimi sağladığımız en önemli organlarımız göz, kulak ve dildir. Eğer bir sağlık sorunu yoksa “göz” görür, “kulak” duyar, dil konuşur.
Göz görüyor görmemezlikten geliyor, kulak duyuyor duymamazlıktan geliyor, dilse susuyor. Kısacası bazılarımız "üç maymu"nu oynuyoruz.
Üç maymunu oynayanlar çoğunlukla “suya, sabuna dokunmayanlar” oluyor. Bu tür davrananlar çoğunlukla kendi çıkarı peşinde olanlardır. Toplumsal duruştan uzak olanlardır. Onlar için varsa yoksa kendi çıkarı, kendi egosu önemlidir. Hiçbir zaman elini taşın altına koymazlar. Tatlı su kurnazı dedikleri cinstendir bunların kumaşı..
Bu tür kişiler, gittikleri toplumda kendini anlatmaktan başka iş yapmazlar. Dedikodu yapmak, gittikleri yeri çekiştirmek, güvensizlik yaratmak kısacası “negatif enerji” onların işidir. Çünkü kendi içine düştükleri eziklik, kendini silik görme duygusu, sonunda kendini toplumdan “yüksek görme” davranışıyla ortaya çıkıyor. Yüksek ego ve kibir burada devreye giriyor.
Çünkü bu tür kişiler “peşin” hükümlüdür. Daha önceden beynine kazıdığı “değerler sistemi” vardır. Her zaman şüphecidirler. Durumu öğrenmek için iletişim kurup, sormazlar, sorup gerçeği birinci elden öğrenmezler. . Kısaca ön yargılıdırlar. Önyargı, iletişim kurmayı engelleyen duvardır, beyinlere konan engellerdir.
Önyargı, birçok tehlikenin kaynağıdır. Önyargılı olan kişiler çözüm arayan fikre karşı kendisini haklı gören, kapıları kapatmış kişidir. İletişime kapalıdır. Bu tür kişilere ne anlatsanız boştur. Einstein’ın dediği gibi “Bir önyargıyı değiştirmek, atomu parçalamaktan daha zordur.”
Önyargı ile ilgili tarihi bir tapınaktaki yazıtta şu sözcükler geçmektedir “İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.”
Bu tür kişileri tapınaktaki bu yazıyı okuyup düşünmeye ve anlamaya davet ediyorum.
Hayatı seveceksen, insanları seveceksen. mutlu olmak istiyorsan. Sorun yaşadığın kişiler varsa, onunla iletişim kur. Konuşarak sorunlarını birinci elden çöz. Arada yanlış anlaşılma varsa onu ancak konuşarak çözebilirsiniz. Ne demiş atalarımız. “Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır.