26 Ağustos 1971 yılında Bizans çok güçlüydü ve yakıp-yıkmaya, yok etmeye kurguluydu.
Gittiği her yere barış ve hoşgörü götüren Osmanlı’yı da yok etmek için kararlı olan Romen Diyojen komutasında ki sayıca kalabalık ve teçhizat olarak güçlü Bizans Ordusu, Sultan Alpaslan komutasında ki Osmanlı’ya son darbeyi vurmak istiyordu.
Malazgirt’de başlayan savaşta Bizans’ın Dünya’da ki hakimiyetini ve tek güç olarak kalacağını hesaplamış, öyle savaş meydanına çıkmışlardı.
Bu Türklerin tarih sayfasından silinmesi için başlayan bir savaştı ama büyük zaferle sonuçlandı.
Türklerin varlığını ve gücünü tüm dünya gördü.
1071 Malazgirt Zaferi, Cumhuriyetimizin kurulmasına kadar uzanan şanlı bir zafer, büyük bir kazanımdır.
Bugün bu tarihi zaferin üzerinden 951 yıl geçmesine rağmen Bizans’ın çocukları akıllanmıyor, saldırmaya ve 951 yıllık süren intikamlarını almak için çaba gösteriyorlar.
Sultan Alpaslan’ın 951 yıl önce 26 Ağustos’da, Mustafa Kemal Atatürk’ün (şekil değiştirmiş olsalar da aynı düşman) 30 Ağustos’da elde ettiği zaferlerden Bizans’ın çocuklarının dersler çıkarmadığı görülüyor.
Bir avuç Yunanistan kara sularımız da at koşturmaya, tahrik eden girişimlerde bulunmaya devam ediyor bir süredir.
Lan sizin atalarınız, en güçlü olduğu dönemler de, sayıca fazla, teçhizat olarak, hazine olarak çok çok güçlü olduğu dönemler de Türklerle başa çıkamamış, aklınızı başınıza alsanıza…
Tarihimizde en büyük zafer olan, köklerimizi saldığımız, Türk soyunun güçlendiği ve ayakta kaldığı Malazgirt zaferi sadece Türkler için Dünya kardeşliği için büyük bir başarı ve çok büyük bir zaferdir.
Nasıl ki Çanakkele Zaferi Cumhuriyet tarihimiz adına büyük başarı ve destansa, Malazgirt, Çanakkale’yi doğuran çok daha anlamlı bir zaferdir.
Belediyelerimizin özellikle bu yıl Malazgirt Zaferine dair yaptıkları etkinlikleri, gezi ve organizasyonları son derece değerli buluyorum, artarak devam etmeli ve her Türk genci, her Türk insanı Malazgirt’i bilmeli, bilerek büyümeli…