Uluslararası organizasyonların en zirvesi olan olimpiyatlardan ülke olarak deyim yerinde ise eli boş döndük...
2024 Paris Olimpiyatları sonucunda toplamda 3 gümüş ve 5 bronz olmak üzere 8 madalyayla tamamlayan Türkiye, ülke sıralamasında ise 64'üncü sırada yer alarak, altın madalyada sıfır çekerek büyük hayal kırıklığı yaşadı.
Ülkemiz son 40 yıldır yani 1984 Los Angeles olimpiyatlarından sonra ilk defa bir yaz olimpiyat oyunlarında altın madalya kazanamadı.
Bunca yapılan emeklere göre, yatırımlara göre, harcanan bütçelere göre durum ülkemiz açısından hiç ama hiç te iç açıcı bir durum değil ...
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Paris 2024 olimpiyat oyunlarında alınan sonuçlara istinaden yaptığı açıklamada; "Bazı sonuçlar bizi gelecek adına umutlandırırken, bazı sonuçlar da önemli mesajlar verdi. Devlet, imkan sağlar. Biz, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak spor federasyonlarımıza en üst düzey imkanları sunduk. Sağladığımız bu imkanlar, dünyanın pek çok ülkesinde yok. Bunu sadece biz değil uluslararası tüm spor kamuoyu söylüyor. Buna rağmen; bu imkanları doğru ve verimli kullanamayan federasyonlar bunun hesabını verecektir." değerlendirmesini yaptı. Eyvallah sayın bakanım söylediklerinizin altına imzamızı atarız ama bu başarısızlığın bir hesabı sorulmalı veya araştırılmalı veya hatanın kaynağı bulunmalı...devletimiz güçlü, imkanlarımız geniş, tesislerimiz mükemmel, son 20 yılda ülkemiz her alanda olduğu gibi sportif alanda da büyük hamlelere imzalar atmış durumda...peki bunların meyvesini ne zaman toplayacağız gibi düşünceler geliyor insanın aklına...
Türkiye’de, spor bilimleri alanında eğitim öğretim faaliyeti sürdüren 57 adet Spor Bilimleri Fakültesi, 41 adet Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu bulunmaktadır. Toplamda 72 bin 880 öğrencinin öğrenim gördüğü bu kurumlardan mezun olan öğrencilerin sporun ve sporcunun gelişimine katkıda bulunmada aktif rol almaları beklenmektedir. Buna rağmen dünyanın en kapsamlı spor organizasyonu olan Olimpiyat Oyunlarında Türkiye’nin 64. sırada yer alması, spor alanındaki eğitim öğretim faaliyetleri üzerine biraz daha düşünülmesi, spor eğitimine yönelik farklı bakış açılarının geliştirilmesinin gerekliliğini göstermektedir diye düşünüyorum...
Ülkemizde olimpik sporcu yetiştirilmesine yönelik atılan önemli adımlardan bir tanesi de Gençlik ve Spor Bakanlığının 2018 yılında başlattığı “ Türkiye Sportif Yetenek Taraması ve Spora Yönlendirme Programı ” dır. Bu program ile hem genç yetenekler keşfediliyor hem de geleceğin milli sporcuları yetiştiriliyor. Bu program çerçevesinde şu ana kadar yaklaşık 3,5 milyon öğrenci taramadan geçirildiği bilgisine ulaştık. Türkiye Sportif Yetenek Taraması ve Spora Yönlendirme Programı süreci her yıl Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm okullarda bulunan 3'üncü sınıf öğrencilerine eğitim öğretim döneminin 2'nci yarıyılında uygulanan test ve ölçümler ile başlıyor, öne çıkan, başarılı öğrenciler milli takımlara ve Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezlerine tavsiye edilmesiyle son buluyor. Test ve ölçümlere katılan öğrencilerin belli bir bölümü Sporcu Kimliği Geliştirme Eğitim Programına davet ediliyor. Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı İl Müdürlüklerinde yürütülen bu programda yaklaşık 100 bin öğrenciye yıl boyunca süren geniş kapsamlı bir spor eğitimi veriliyor. Peki öğrenciler bu süre zarfında ne gibi sorunlarla karşılaşılıyor? Aileler yeterince destek verebiliyor mu? Kırsaldan gelen öğrencileri ulaşım noktasında aileler bu eğitimlere getiremez ise, devlet getirebiliyor mu? Umarız bu projeyi yürütenlerin bu sorulara verecekleri yanıtlar sistemin ne kadar işlevsel olduğunu da açıklayacaktır diye düşünüyorum...
Özellikle ilgili tüm branşların federasyon genel merkezlerine tek tek hesap sorularak, devletimizin kendilerine ayırdığı bütçeyi nerede ve nasıl kullandıkları sorulmalıdır. Amatörce, gönüllülük esasına dayalı olarak, fedakârca yapılan alt federasyonlara destek veya bütçe ayrılması gerektiğine yüzde yüz olarak destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum...Memleketimin dört bir köşesinde ne cevherler, Anadolu'muzun kenar mahallelerinde ne yetenekler olduğunu hepimiz biliyoruz ama onlara ulaşmak için çaba sarf etmek gerektiğini düşünüyorum...demekki bu görevi ilgili genel merkez düzeyinde yöneticilik yapan federasyonlar yapamıyor ise, alt federasyon dediğimiz ASKF’lere imkanlar sunulmalıdır diye düşünüyorum...
Türkiye’nin olimpiyatlardaki durumu, ülkede spor kültürünün hala yaygınlaşamamış olduğunun da bir göstergesi. Spor kültürüne sahip olamayan toplumlar sporda başarılı olamaz diye düşünüyorum...Türkiye’de spor yerine futbol, spor kültürü yerine de futbol kültürünün var olduğunu söylemek mümkün gibi görünüyor. Öncelikli olarak bunun da kırılması gerektiğini savunanlardanım. Spor demek futbol demek değildir...her branşta tohumlar ekmemiz gerekiyor hatta gerekiyordu...
Artık olan oldu, bundan sonraki organizasyonlara, şampiyonalara, olimpiyatlara bakacağız... zararın neresinden dönersek kârdır...
Aslında yazılacak çizilecek söylenecek çok şeyler var ama şimdilik bu kadar yeter diyelim...
İnanın sevgili okuyucularım her gün TV den heyecanla takip ettiğim 2024 Paris olimpiyatlarını ülkemiz adına bu sonuçlarla bitmesinden dolayı çok ama çok üzüldüm...
İnşallah gereken dersler çıkartılır. Ucu kime giderse gitsin gerekli hesaplar sorulur, büyük değişimler ve hamleler yapılır da, bundan sonraki yıllarda güzel sonuçlarla yüzümüz güler, ay yıldızlı bayrağımızı kürsülerde göklere çekeriz diyor, hepinizi saygıyla sevgiyle muhabbetle selamlıyorum.....
Sayın Başkanım yazınız çok güzel. Bir ilave yapmak Türkiye'de 9 şehirde olan Kocaeli'de 2 adet olan olimpik ölçülerde buz sahasindan olimpik sporcular hazırlanabilir. Ne Federasyon ve Spor müdürlüğü Büyükşehir belediye spor kulübü üstlenecek branşı bilen liyakatli bir liderin idare ettiği bir takım şimdi çalışmaya başlasa ben taahhüt ediyorum 2034 yılında Olimpiyatlara takım olarak gider hatta madalya bile çıkarabilirler. Bunu Kocaeli değerlendirmeli çünkü tesis var sporcu var. Üniversite var destek olacak daha ne diyem.