8 Ocak 1996 yılında Metin Göktepe, bir gazeteci olarak gözaltına alındı, ‘duvardan düştü’ denerek, ölüm haberini verdiler.
19 Ocak 2007 Hırant Dink, gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonrası öldürüldü.
24 Ocak 1993 yılında Uğur Mumcu, arabasına konulan bomba ile parçalara ayrıldı, katledildi.
Ocak ayı gazetecilerin acı kayıplarının olduğu bir aydır.
1961 yılında kabul edilen 212 sayılı yasa ile gazetecilerin özlük hakları iyileştirilmiştir, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü de o günden itibaren, bir bayram havasında kutlanır ama aslında en büyük kayıplardan birisidir, 10 Ocak.
Çünkü, bugün bakıldığında 10 Ocak’ın hiçbir kazanımları kalmamıştır.
Bugün Türkiye’nin en önemli meselelerinden birisi de gazetecilik olmuştur.
Gazeteciliğin tanımı nedir?
Kimlere gazeteci denir?
Gazetecinin görev ve sorumlulukları nedir?
Soruları çok tartışılır olmuştur.
‘Bülten gazeteciliği’ gibi bir tanım yapılmakta, son dönemde, sayısız gazete ve gazeteci tam da bu tanıma uymaktadır.
10 Ocak’ın kazanımlarına sahip çıkılamadığı gibi gazeteci gibi gazetecilerin katledilmesinin de önüne geçilememiştir.
Gazetecilik mesleğinde büyük kayıpların yaşandığı bir ay olan Ocak ayında, Gebzeli Gazeteci, dostum, kardeşim, ailemizden birisi olan Barış Dursun’da ablasını kaybetti.
O’nun adına büyük kayıpların arasına bir yenisi eklendi.
Ateş düştüğü yeri yakarmış, henüz 48 yaşında çocukları olan bir anneyi, sevilen bir ablayı kaybetmek, tarifsiz bir acı.
Ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Şükran Dursun’a Allah’tan rahmet, Barış kardeşime ve Dursun Ailesi’ne sabırlar diliyorum.
Gazeteci büyüklerimizin katledilmesi, gazetecilik haklarının gasp edilmesi ve gazetecilik mesleğinin tartışılır olması ise aslında tek başına gazetecilerin değil, memleketin meselesidir.
Bu onurlu mesleği, meslek etiği, gazetecilik sorumluluğu ve Vatansever duyguları ile yaparken, katledilen tüm meslektaşlarımızın aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyor, kendilerine Allah’tan rahmet diliyoruz.