Dün, gençlerimizle ilgili, ‘Gençlik çok güzel harcıyor, aynı zaman da harcanıyor mu?’ başlıklı yazımıza genç bir kardeşimiz, tokat gibi cevap vermiş.
Aslın da o tokat sadece yazıyı yazan bana değil, uzaktan gördükleri ile gençlerimize dair yorum yapan, toplumun büyük kesimine atılmış bir tokat.
‘Davulun sesi uzaktan hoş gelir’ misali, gençlerimize mesafeli ve uzak kalarak yorum yapmışız, genç kardeşim, saygı ve etik değerleri gözeterek, durumu o kadar güzel özetlemiş ki, ‘gençlerimiz mi hatalı, yoksa biz mi?’ sorusuna da harika bir cevap vermiş.
Dünkü yazımız da gençlerimizin kafe kültürü ve eğlence mekanlarına olan meraklarını, aşırı ilgilerini ve bu mekanların tıka-basa dolu oluşlarına ilişkin yorum yaparken, belki de içlerinde olmadığımız, dışarıdan bakan göz olarak, gençlere haksızlık etmiş olabiliriz, ama gençlerimiz de kusura bakmasın, sanayi kenti Gebze’nin en büyük sorunu yetişmiş elaman olmayışı, sanayi de çalışacak çırak, kalfa, usta bulunamıyor olması da tartışmasız gençliğin bir eksikliğidir.
Bizim bakış açımız, yorumumuz, değerlendirmemiz, elbette ki gençlerimizle aynı olmayacaktır ama sanırım genç kardeşimiz, gençlerimiz daha çok haklı.
Kalem bizde, dün de yazdık, bugün de yazıyoruz olmasın, ben dünkü yazımıza, genç kardeşimizin verdiği cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum…
…Caner bey iyi günler dilerim sizi elimden geldiğince takip ediyorum, bir çok yazınızı da çok olumlu buluyorum. Ama gençlikle ilgili yazınıza hiç katılmadım, hatta üzüldüm, Biz gençlere kafeye gidip, bir çay içmeyi de çok mu gördünüz? hele sizin kıyafetlerimize dair değerlendirme yapımınızı hiç anlamadım, neyse ki o konuda çok da ağır ithamlarınız yok. Caner bey biz yarınımızın ne olacağından emin olmayan, kaygı içinde olan gençleriz, bir çoğumuz psikolojik destek alıyor, o kafede ki gençlerden birisi de benim, şunu bilmenizi isterim ki bir çay içip, 5 saat oturduğumuz zamanlar çok oluyor ve günün sonunda hepimiz, geleceğimiz ne olacak, biz nasıl bir ülkede yaşıyoruz, nasıl hayat kuracağız gibi gibi gibi dertlerimiz oluyor. Gençler olarak harcanıyoruz belki de ama bunu isteyen biz değiliz ve bizi anlayan, duyarlılıkları olan Gebze'de aydın bir abimiz olarak gördüğümüz, yazılarını takip ettiğimiz sizden böyle bir yazı beklemezdik, çok üzüldük bilmenizi istedim. Bunu da size yazarken o mekanlardan birisinde oturmaktayız ve arkadaşlarımızla birlikte ortak kararımız bu...ülkemizi seviyoruz, ülkemiz adına da ciddi kaygılarımız var, ama kendimiz ve geleceğimiz için daha büyük kaygılar taşımaktayız, sizin yada başkalarının gördüğü, yorumladığı gibi sorumsuz, asalak, baba parası yiyen (ki babada da para yok ki) vurdumduymaz, harcayan gençlik değiliz ama harcandığımız, bize güzel bir ülke bırakılmadığı doğrudur, bu da bizim suçumuz değil, Nazım ustanın da dediği gibi 'kabahatin çoğu da sizde demeye dilim varmıyor ama kabahatin çoğu da sizde be abiciğim…’
Kimin ne kadar haklı yada ne kadar eksik olduğunu, önce bizler şapkamızı önümüze koyarak yorumlamalıyız.
Asıl yorum ve değerlendirme yapması gerekenler de, hiç kuşkusuz ülkemizi yönetenler ve yönetmeye talip olanlardır.