İlk olarak 1999 yılında Devlet Memurluğu Sınavı (DMS) adıyla yapılmaya başlanan ve 2002 yılında bu yana Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) olarak yapılan sınavın esas amacı, o tarihlerde kamuda liyakati ön plana çıkarmak ve torpille işe alımları engellemek olarak belirlenmiş. 2016’dan bu yana KPSS’nin yanında mülakatın gelmesi de torpille işe alımların artması yönündeki endişeleri arttırdı. Çeşitli meslek gruplarının sendikaları da mülakatla ilgili bu yöndeki çekincelerini defaatle dile getirmiş.
Çeşitli eğitim sendikaları, mülakatla kamu personeli alımı konusunda eleştirel bir tutum sergiliyor. Eğitim Sen MYK üyesi Ahmet Karagöz, kamuda mülakatın siyasi kadrolaşmaya yol açtığını belirtirken kamuya yapılan personel alımlarında somut kriterler olması gerektiğini ifade etmiş. Eğitim-Bir-Sen de kamu atamalarında mülakat uygulamasının adaletsizliklere yol açtığını iddia ederken, atamalarda yalnızca KPSS puanının dikkate alınması gerektiğini savunuyor. Türk Eğitim-Sen de mülakat uygulamasına karşı çıktığını “Mülakatın olduğu yerde adalet olmaz! Mülakat liyakati katleder, ehliyeti öldürür,” sözleriyle dile getiriyor. Eğitim İş, mülakatı bir “torpil mekanizması” olarak tanımlarken “Mülakatın olduğu yerde adalet olmaz,” sloganını kullanıyor.
Kamuda mülakatla yapılan alımlara tepkiler yalnızca eğitim sendikalarıyla sınırlı değil. Türk Büro-Sen de mülakatların adaletsiz atamalara yol açtığını belirtirken mülakatları “kamuda kadrolaşmanın kılıfı” olarak tanımlıyor. Memur-Sen, Kamu-Sen, KESK, HAKSEN, BASK, Birleşik Kamu-İş gibi pek çok konfederasyon da çeşitli dönemlerde mülakat uygulamasının kaldırılması yönünde görüş dile getirmiş.
İktidarın seçim beyannamesinde yer alan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söz ettiği, kamuya işe alımlarda mülakatın kaldırılacağı vaatine düşülen “görevin getirdiği zorunluluklar dışında” şerhi, mülakatın hangi hizmet kollarında kaldırılacağına ilişkin bir belirsizlik yaratıyor.