BIST9.777,46%-0,5
USD34.1698%0.04
EURO38,1584%-0.2
ALTIN2.920,22%-0.4

Dünya'ya bıraktığımız imza

Adil Tarık Özkurt

Abone OlGoogle News
30 Eylül 2024 09:28

Merhaba değerli okurlar,

“Şey var bak.

Ay’a ilk ayak basan adamın ayak izi var. Tek ayak!

Kaç giyiyorsun sen? 44 var bende. Senin için büyük bir adım olur!”

Bu hafta ki konuya nasıl giriş yapayım derken aklıma geldi sizle paylaşmak istedim. Arif v 216’nın açılış sahnesidir. Her izlediğimde gülerim. Cem Yılmaz büyük insan gerçekten.

Ay’a insanoğlu olarak adım atmak gerçekten bilim tarihi açısından çok önemli bir gelişmedir. Çoğu çalışmanın başlamasında, diğer ülkelerinde uzay alanında çalışmalar yapmasında büyük bir öneme sahiptir.Ay’a ayak izimizi bıraktık ama geri döndük. Orada bir yaşam kurmadık, orayı binalarla, fabrikalarla, savaşlarla, teknoloji ile boğmadık. Asıl izimizi Dünya’da bıraktık ve bırakmaya da devam ediyoruz. Bıraktığımız bu ayak izine de 1999 yılından itibaren “Karbon Ayak İzi” denmeye başlandı.Bu terim ilkolarak BBC (Britanya Yayın Kuruluşu) tarafındanbir dergide konu edildi. Peki, nedir bu karbon ayak izi?

Basit olarak karbon ayak izi, bireylerin, toplulukların veya ürünlerin atmosfere saldığı sera gazlarının toplamını ifade eder. Bu gazlar arasında karbondioksit (CO₂) başı çekerken, metan (CH₄) ve azot oksit (N₂O) gibi diğer gazlar da önemli bir yere sahiptir.

Bu ayak izini nasıl oluşturuyoruz? Günlük yaşantımızda, düşündüğümüzden çok daha fazla karbon salıyoruz. Araba kullanmak, elektrik tüketmek, gıda üretimi ve atık yönetimi gibi eylemler, karbon ayak izimizi büyütüyor. Mesela, bir gün markete gitmek için aracınızı kullandığınızı düşünün. Aracınızın motorunun çalışması için tükettiğiniz yakıt, karbondioksit salınımına neden oluyor. O kısa yolculuk bile, çevre üzerinde büyük bir etki yaratıyor.

Burada kendinizi suçlamayın. Bunları yapmadan yaşamımızı devam ettirmemiz imkânsız. En basitinden nefes alıp veriyoruz bu bile karbondioksit salınımı demek.Bireysel olarak neler yapabiliriz derseniz; toplu taşıma veya bisiklet gibi alternatif ulaşım yöntemlerini tercih etmek, hem sağlığımız hem de çevremiz için önemli bir adım. Ayrıca, evimizde kullandığımız enerji verimliliğine dikkat ederek, aydınlatma ve ısıtma sistemlerimizi daha çevre dostu hale getirebiliriz. Yerel ve mevsimlik gıdalar tüketmek de karbon ayak izimizi azaltmanın harika bir yoludur. Bunları yapmamız ekosistemi kurtaracak mı, iklim krizini bitirecek mi derseniz. Hayır, bitirmeyecek. Çünkü yapılan araştırmalar sonucunda kişi başına düşen karbon ayak izinin yaklaşık %55’ini ülkelerdeki şirketler, %10’unu ise devletler oluşturuyor. Yani ekosistemde bıraktığımız izin yarısından fazlasının sebebi şirketler…

Bu arada 2005 yılında karbon ayak izi ile ilgili en büyük reklam çalışmasını yapan firma da BP (British Petrol). Evet, bildiğimiz petrol devi. Dünya’da en fazla karbon ayak izine sahip olan ülkeler de Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Amerika ve Rusya diye gidiyor. Hem iklimi kurtaralım, hem de petrolü ve doğalgazı kullanalım diyorlar. Ne kadar garip değil mi?

Sonuç olarak, karbon ayak izimizi bilmek ve bu bilinçle hareket etmek, hem bireysel hem de toplumsal anlamda büyük bir sorumluluktur. Küçük değişikliklerle büyük farklar yaratmak mümkün. Her birimizin doğaya karşı bir sorumluluğu var ve bu sorumluluğu yerine getirmek için hepimizin elini taşın altına sokması gerekiyor.

Sağlıklı, mutlu ve huzurlu haftalar dilerim.

“Doğa, insanın evidir; ona zarar vermek, kendine zarar vermektir.” – MahatmaGandhi

Adil Tarık Özkurt

mavikocaeli.com.tr köşe yazarı