Biraz da yapay zeka
Adil Tarık Özkurt
Merhaba değerli okurlar,
Her birimizin ilgi duyduğu, araştırmayı ve konuşmayı sevdiği belirli konular vardır. O konular geldiğinde uzunca süre bilgilerimizi paylaşmaktan mutluluk duyarız.
Kimimiz sporda, kimimiz tarihte, kimimiz sanatta diğer konulara göre daha fazla bilgi sahibiyizdir.
Çünkü o konuları severiz ve olabildiğince detaylarını araştırmaya çalışırız.
Mesela sporla ilgili olanlar, hangi takım kimi transfer etmiş, hangi hafta hangi takımla maçı var bilir.
Resim ile ilgilenenler, çizimde ki küçük detaylar ile hangi döneme ait olduğunu ve hangi sanatçı tarafından resmedildiğini tahmin edebilir.
Müzik ile ilgilenenler, müziği duyduğu zaman hangi makamda, hangi devrin izlerini taşıyor bunları tahmin edebilir.
Peki bunu nasıl yapıyoruz?
Resimden örnek verelim.
Her devirde çizilen resmin kendine has bir imzası vardır. Ve aynı zamanda her sanatçının da. İlgisi olan kişi o devirin ve o sanatçının resimlerini inceler.
Olabildiğince çok resim görmeye çalışır ki daha sonra gördüğünde aklında biriktirmiş olduğu bu resimler ile o döneme bağlantı kurabilsin ve hangi dönemin eseri olduğunu söyleyebilsin.
Ama sadece resim ile ilgilenen birine “Bu hafta Kocaelispor’un kiminle maçı var?” diye sorarsanız cevap veremeyecektir.
Çünkü onun ilgi alanı dışına çıkmaktadır ve yeterli bilgisi (verisi) yoktur.
İşte yapay zekada aslında böyle işleyen bir sistemdir.
Tanım olarak; “Yapay zeka (AI), insan beyninin öğrenme, problem çözme ve karar verme yeteneklerini taklit eden algoritmaların ve sistemlerin bütünüdür.” En kısa şekilde açıklamaya çalışacağım.
Bu algoritmalar ise veriler sayesinde oluşturulur.
Bu veriler ise metin, ses, görüntü gibi büyük miktarda bilgilerin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu verileri internetten, veri tabanlarından, kameralardan, mikrofonlardan vb. cihazlardan temin eder.
Bu bir araya gelen veriler bulut sisteminde (AWD, Google Cloud vb.) kaydedilir. Burada eksik, hatalı ve gereksiz veriler filtre edilir. Yani yapay zekanın anlayabileceği bir formata çevrilir.
(Demiştik ya resimle ilgilenen futbol maçlarını takip etmez diye)
Daha sonra bu format üzerinde Makine Öğrenmesi (ML) ile eğitilir.
Yani bunu da şöyle açıklayabiliriz. Siz bir yapay zekaya kamera ile “kırmızı” rengini gösterdiğinizde onu “kırmızı” olarak bilmesinin sebebi, o yapay zekaya daha önceden kırmızının her tonunun veri olarak yüklenmiş olmasıdır.
Veya ilgisi olanlar fuarlarda görmüştür. Kameranın karşısına geçersiniz ve ekranda sizin “mutlu”, “sinirli” veya “yorgun” olarak tanımladığını görürsünüz.
Bunun sebebi de o yapay zekaya daha öncesinde insanların durumlarını belirten fotoğraflar ve yüz hatları çok fazla miktarda yüklenmiştir. Bu sayede de sizin o anki yüz mimiklerinizden ruh halinizi tahmin edebilmektedir.
Aslında baktığınızda ne kadar basit bir sistem değil mi?
Bilgileri al, yükle, tanıt, dene ve çalıştır…
Ama işte önemli olan bu programın arka tarafında çalışan yazılımı yapabilmektedir.
Ama şunu kaçırmamakta önem var.
Siz ne kadar bilgi verirseniz yapay zekada o kadar bilgiye sahip olabilir. Sizin vermediğiniz bir bilgi hakkında ondan bilgi alamazsınız. (Resim ve spor örneği gibi)
Şöyle bir örnek görmüştüm siz de deneyin lütfen. Açın bir yapay zekâ programını ve ona “Bana dolu bir şarap bardağı resmi çizer misin?” deyin ve bekleyin.
Size çizdiği o bardak hiçbir zaman dolu olmayacaktır. Çünkü internette veya hiçbir fotoğrafta şarap ile tam dolu bir bardak yoktur…
Sağlıklı, mutlu ve huzurlu haftalar dilerim.
"Gerçekten basit olan şeyler, genellikle derin bir düşünmenin ve çalışmanın sonucudur “ Henri Poincaré