Aslında gündemde yazılacak bir çok konu vardı. Ancak dün sabah yaşanan o ani gelişmeye karşı kayıtsız kalmak vefasızlık olurdu. Bir çok kişi onun asıl isminin Fahrettin Cüreklibatur, mesleğinin ise Hekimlik olduğunu bilmez. Herkes onu Türk Sinemasının gelmiş geçmiş en büyük aktörlerinden birisi Cüneyt Arkın olarak biliyor.
Evet ne yazık ki dün sabah Türk sinemasının bir devini kaybettik. Acı haberi aldığımda gerçekten çok karmaşık duygular içerisine girdim. Bir an da çocukluğum, gençlik yıllarım gözlerimin önüne geldi. Çünkü bu ülkede yaşayan herkes, çocukluğunun ve gençliğinin belirli dönemlerinde Cüneyt Arkın’a özenmiş, onun filmleriyle büyümüş, hepimiz onun gibi olmak istemiştik.
Cüneyt Arkın aslında bir Hekimdi. O Cüneyt Arkın olmadan önce, Doktor Fahrettin Cüreklibatur’du. Görevi hayat kurtarmak, kendisine emanet edilen canlara Allah’ın şafi sıfatıyla şifa dağıtmaktı. Sonra Fahrettin Cüreklibatur sinemayla tanıştı. Ve iyi ki tanıştı da hayatımızın önemli bir yerine misafir oldu. Buna misafirlik demek de doğru olmaz, çünkü o gönüllerimizde yer bulmuştu kendisine.
Türk sineması onunla birlikte Jön kavramıyla tanıştı. Usta bir aktör olmanın tarifi Cüneyt Arkın’dı. Batı onu George Arkın, Uzak Doğu Lee Arkın olarak bildi. Bizim içinse sadece Cüneyt Arkın değildi o. Kara Murat’tı, Malkoçoğlu’ydu, Battal Gazi’ydi, Gırgır Ali’ydi, Kılıçarslan’dı, Köroğlu Ruşen Ali’ydi… Bazen sevda yüklü bir aşk adamı, bazen çetelerin ve uyuşturucu kaçakçılarının peşinde koşan bir polisti. Komedi de o vardı, aksiyon da o vardı, dram da o vardı, tarihi filmler de o vardı, romantizm de o vardı. Aldığı her rolün hakkını ustalıkla verdi büyük usta.
Dövüş ve aksiyon filmlerinin vazgeçilmezdi. Gençlik yıllarında tanıştığı Karate’yi yaşam tarzı kılmak için Tibet’e gitti, eğitimler aldı. Ve uzak doğunun bu yaşam felsefesini hayatına uyguladı. Bir çoğumuz onun filmleriyle uzak doğu dövüş sporlarıyla tanıştık, bir çoğumuz onun sayesinde Karate’yi sevdi.
Gerek sinema sevdasına, gerekse Karate’ye olan aşkından, el, ayak, bel başta olmak üzere vücudunun bir çok yerinden kemikleri kırıldı. Hiç dublör kullanmadı, en zor sahnelerin hakkından ustalıkla geldi. Trambolinin de cambazıydı, çünkü katıldığı bir sirkte aylarca eğitim almıştı.
Bir insanın mesleğine olan aşkı için neler yapabileceğinin en güzel örneğidir Cüneyt Arkın. Ancak ne yazık ki dün sabah karşı büyük ustanın yorgun kalbi daha fazla dayanamadı ve durdu. Tarihimizi bize sevdiren adamdı o. Hollywood’un Supermanine, Batmanine, Matrixine, Örümcek Adamına hayran olanlar, onun Battal Gazi, Kara Murat, Malkoçoğlu filmleriyle uzun yıllar dalga geçtiler. Oysa ki o Hollywood, ABD’nin rezil olduğu Vietnamla ilgili binlerce kahramanlık filmleri çekerken, bizim ustamız da kendi tarihimizi bize yansıtıyordu.
Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Münir Özkul, Tarık Akan, Zeki Alasya ve son olarak Cüneyt Arkın…Ve daha niceleri…Sanki hayatımızdan bir dönem kapanıyor, bir daha geri gelmeyecek ustaların boşluğunu bir daha kimse de dolduramayacak ne yazık ki..Güle güle büyük usta Cüneyt Arkın, Güle Güle Doktor Fahrettin Cüreklibatur. Mekanın cennet, kabrin nur dolsun…