Türkiye’de gündem o kadar hızlı bir şekilde değişiyor ki, adeta gündem içinde yeni gündemler ortaya çıkıyor. Hafta sonu 48 saat içinde yaşanan gelişmeler, adeta başımızı döndürdü. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde gündemin bu kadar sık değiştiğine şahit olunuyor mu bilmiyorum ama Türkiye’nin hızına bu konuda yetişilmeyeceğine eminim.
Cumartesi günü günde Adalet Bakanı’nın değiştiğiyle uyandık ve tabi ki bir yılda 3.kez TÜİK Başkanı’nın değiştiğine şahit olduk. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Giresun’da sel felaketinde zarar gören vatandaşlara konutların teslim töreninde yaşanılanlar, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmit ziyareti ve Lütfü Türkkan efendinin yüzsüzlüğü, son olarak da Trabzon’da Erdoğan’dan mikrofonu alan çocuğun kullandığı ifadeler. Aslına bakarsınız hepsi başlı başına birer yazı konusu ve hepsi uzun uzadıya irdelenmesi gereken meseleler. Dilimiz döndüğü, kalemimiz yazdığı oranda bu konulara değinmek istiyorum. Ancak bakalım ülke ve yerel gündem yeni konulara gebe olacak mı?
Gündemin en sıcak başlığı olan Trabzon’da yaşanan olaylara değinmek istiyorum. Türkiye’de geçmiş iktidarlar ve liderler, ülkenin gelişimi, vatandaşın refahı adına önemli işler yapamasalar da, siyasetin bir ağrılığı vardı. Birbirine en sert eleştirileri yapan liderlerin arasında her zaman bir siyasi nezaket vardı. Kimse kimseyi ihanetle suçlamaz, kimse kimseye hakaretler etmez, canlı yayında düelloya çıkarlar, farklı görüşlerde de olsalar diğerinin haklarını korurlardı. Eski siyasi liderlerimizin neredeyse tamamı tam bir devlet adamıydı. Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Adalet Partisi Genel Başkanı iken düzenlediği bir mitingde, elinde en büyük rakibi dönemin CHP lideri merhum Ecevit’in fotoğrafı ile kürsüye çıkan çocuğu onore etmesi ve gülümsemesi geçmiş siyasetin, eski Türkiye’nin siyasi üslubunu göstermesi açısından önemliydi.
Ancak böyle bir şey namümkün. Hiç bir siyasi Partinin mitinginde böyle bir durumla karşılaşmak artık mümkün değil. İşte son olarak Trabzon’da Erdoğan’ın elinden mikrofonu alan küçük bir çocuğun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için hain dediği anlarda, müdahale edilmemesi tam bir fiyasko. Ben burada çocuğu suçlamam. Bu çocuk üzerinden siyaset yapılmasını da kabul etmem. Nitekim Kılıçdaroğlu da çocuğa yüklenilmemesi talimatını verdi. Ancak o küçük çocuğun bu ifadeleri kullandığı sırda ne yazık ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekilerin gülümsemesi kabul edilemez. Hele hele AK Parti’de siyaset yapan isimlerin bunu sosyal medyada bir şov olarak kullanmasının erdemli siyasetle uzaktan yakından alakası yok. Kimse Kılıçdaroğlu’nun beğenmek zorunda değil, oy vermek zorunda da değil. Ama çocuk üzerinden Kılıçdaroğlu’na bu şekilde yüklenmek de doğru değil.
Kılıçdaroğlu’nun başarılı bir siyasetçi olduğunu asla söylememem. Siyasi kariyeri hatalarla ve başarısızlıklarla dolu. Girdiği bütün seçimlerden kaybederek ayrılmış bir isim. Ancak kişilik haklarını korumak hepimizin görevidir. Sonuçta kendisi Ana Muhalefet Partisinin lideridir ve iktidara aday bir isimdir. Küçük bir çocuk üzerinden kendisine bu şekilde siyasi propaganda yapılması, devlet geleneklerimizle de bağdaşmaz. Ne muhalefet tarafından Cumhurbaşkanı için böyle bir şey yapılması, ne de iktidar kanadının muhalefet için bunu kullanması kabul edilemez. “Çocuk kadar aklınız yok” mesajını vermek kamuoyunda büyük tepki çekti. Lütfen çocuklarımızı siyasi gayelerimize hesap etmeyelim. Ve ne yaparsak da siyasi nezaket ve adaba uygun yapalım.
Cumartesi günü günde Adalet Bakanı’nın değiştiğiyle uyandık ve tabi ki bir yılda 3.kez TÜİK Başkanı’nın değiştiğine şahit olduk. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Giresun’da sel felaketinde zarar gören vatandaşlara konutların teslim töreninde yaşanılanlar, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmit ziyareti ve Lütfü Türkkan efendinin yüzsüzlüğü, son olarak da Trabzon’da Erdoğan’dan mikrofonu alan çocuğun kullandığı ifadeler. Aslına bakarsınız hepsi başlı başına birer yazı konusu ve hepsi uzun uzadıya irdelenmesi gereken meseleler. Dilimiz döndüğü, kalemimiz yazdığı oranda bu konulara değinmek istiyorum. Ancak bakalım ülke ve yerel gündem yeni konulara gebe olacak mı?
Gündemin en sıcak başlığı olan Trabzon’da yaşanan olaylara değinmek istiyorum. Türkiye’de geçmiş iktidarlar ve liderler, ülkenin gelişimi, vatandaşın refahı adına önemli işler yapamasalar da, siyasetin bir ağrılığı vardı. Birbirine en sert eleştirileri yapan liderlerin arasında her zaman bir siyasi nezaket vardı. Kimse kimseyi ihanetle suçlamaz, kimse kimseye hakaretler etmez, canlı yayında düelloya çıkarlar, farklı görüşlerde de olsalar diğerinin haklarını korurlardı. Eski siyasi liderlerimizin neredeyse tamamı tam bir devlet adamıydı. Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Adalet Partisi Genel Başkanı iken düzenlediği bir mitingde, elinde en büyük rakibi dönemin CHP lideri merhum Ecevit’in fotoğrafı ile kürsüye çıkan çocuğu onore etmesi ve gülümsemesi geçmiş siyasetin, eski Türkiye’nin siyasi üslubunu göstermesi açısından önemliydi.
Ancak böyle bir şey namümkün. Hiç bir siyasi Partinin mitinginde böyle bir durumla karşılaşmak artık mümkün değil. İşte son olarak Trabzon’da Erdoğan’ın elinden mikrofonu alan küçük bir çocuğun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için hain dediği anlarda, müdahale edilmemesi tam bir fiyasko. Ben burada çocuğu suçlamam. Bu çocuk üzerinden siyaset yapılmasını da kabul etmem. Nitekim Kılıçdaroğlu da çocuğa yüklenilmemesi talimatını verdi. Ancak o küçük çocuğun bu ifadeleri kullandığı sırda ne yazık ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekilerin gülümsemesi kabul edilemez. Hele hele AK Parti’de siyaset yapan isimlerin bunu sosyal medyada bir şov olarak kullanmasının erdemli siyasetle uzaktan yakından alakası yok. Kimse Kılıçdaroğlu’nun beğenmek zorunda değil, oy vermek zorunda da değil. Ama çocuk üzerinden Kılıçdaroğlu’na bu şekilde yüklenmek de doğru değil.
Kılıçdaroğlu’nun başarılı bir siyasetçi olduğunu asla söylememem. Siyasi kariyeri hatalarla ve başarısızlıklarla dolu. Girdiği bütün seçimlerden kaybederek ayrılmış bir isim. Ancak kişilik haklarını korumak hepimizin görevidir. Sonuçta kendisi Ana Muhalefet Partisinin lideridir ve iktidara aday bir isimdir. Küçük bir çocuk üzerinden kendisine bu şekilde siyasi propaganda yapılması, devlet geleneklerimizle de bağdaşmaz. Ne muhalefet tarafından Cumhurbaşkanı için böyle bir şey yapılması, ne de iktidar kanadının muhalefet için bunu kullanması kabul edilemez. “Çocuk kadar aklınız yok” mesajını vermek kamuoyunda büyük tepki çekti. Lütfen çocuklarımızı siyasi gayelerimize hesap etmeyelim. Ve ne yaparsak da siyasi nezaket ve adaba uygun yapalım.