Çeyrek asıra dayanan bir tanışıklık vardı, İbrahim Pehlivan Gebze Belediye Başkanı olup, Şevki Demirci başkanlığında Gebzespor’u üst liglere taşıdığı dönemde, dostluğumuz da gelişti, yakından tanıma imkanım da oldu.
Sonrasında, kısa bir süre ortaklıkta yaptık, birlikte çalıştık.
Milli Görüş geleneğinden gelen bir isimdi.
Bulunduğu her ortamda doğru bildiğini savunan, sözünü kimseden esirgemeyen, hiçbir çıkar ve menfaat uğruna kimseye eyvallah etmeyen, eğilip, bükülmeyen dümdüz bir adamdı.
Adı Şeref, adı gibi şerefli bir adamdı.
Güler soy adını taşıyordu, her durumda gülümseyen ve çevresindekileri gülümseten yüzü vardı.
Yol arkadaşlığı yaptığı, ailesi gibi gördüğü isimler vardı, Darıca ve Gebze Belediye Başkanlığı yapan İbrahim Pehlivan, Çayırova Belediye Başkanlığı yapan Şevki Demirci, Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler, Darıca Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık, Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz gibi…
Siyasetin olduğu her alan biraz engebeli, azıcıkta kirlidir ve bu alanın içinde yer alan kirli insanlar, Şeref Güler’i, bu etkin, yetkin isimlerle yan yana, yakın gördüklerinde farklı senaryolar yazarak, dedikodu üretirlerdi.
Ben Gebze Ses’i kurup, birlikte ortaklık yaptığımız dönemle ilgili, tecrübe ettiğim Şeref Güler ile ilgili sadece şu kadarını anlatayım, amansız hastalığa yakalandığı ilk yıllardı, nispeten olumlu sonuçlar alınmış, sağlık açısından önemli sıkıntıları yoktu.
Ortak dostluğumuzun olduğu 4 isim, belli oranda destek olmuş, gazetemizi kurmuştuk, Şeref Abimle ortak olmayı önermiştim, hepsi de; ‘moral olsun, oyalansın, vaktini verimli kullansın’ düşüncesi ile Şeref Güler’le ortak olmamızı onaylamıştı.
Öyle heyecanlandı, mutlu oldu, işi de sevdi, ancak gazete kurmak değil, yürütmek önemli, asıl sıkıntı kurduktan sonra ki süreçtir.
Maddi sıkıntılarımız oldu, varlıklı dostlarını, gazetelere reklam veren arkadaşlarını saymıyorum, başkanlık yapan isimlere bile bir kere gitmedi, her seferinde, ‘Caner ben kimseden para isteyemem, benim olduğum yerde kimse de arkadaşlarımdan, dostlarımdan para istemesin’ derdi, bir süre dayandık, ceptekileri harcadık, baktı olmuyor, içeri giriyoruz, ceketini aldı gitti, öyle sessizce, kimseye laf etmeden, sitem etmeden, tek kuruş istemeden.
Gazetemizin ilkesi de, öncelikli olarak, ‘Şeref abinin dostlarına laf edilmeyecek, laf edenlerle de her anlamda mücadele verilecek’ buna rağmen sıkıntımızı dahi o dostlarına yansıtmadı.
Sevdi mi öyle sorgusuz, beklentisiz, ciğerden severdi, kendisinden çok şey öğrendim.
Bir keresinde bir gazeteci, ‘bizim çocuk’ dediği ilçe başkanına ilişkin kirli, çirkin, düzmece; bilgi ve belgeden söz etti, gırtlağına yapıştı, elinden zor aldık ve bu olaydan o İlçe Başkanının hiçbir zaman haberi dahi olmadı, böyle de farklı bir dosttu.
Sevmediğini de kim olursa olsun sevmezdi, gazete kurmuşuz, yol arkadaşlığı yaptığı, aynı gelenekten geldiği başkanlar vardı, ama Şeref abi sevmezdi, o başkanların gazetemize ziyaretinde, ortalıkta gözükmez, gazeteye uğramazdı, karşılaşmak istemezdi…