Adalet Bakanı Abdülhamit Gül bugün Kocaeli’ye geldi. Kent genelinde bir dizi ziyaret gerçekleştiren Bakan Gül’ün ilk durağı Kocaeli Kongre Merkezi oldu. Adalet buluşmaları kapsamında Kongre merkezinde “Mağdur Odaklı Adalet Buluşması” etkinliğinde konuşan Bakan Gül, şiddet haberleri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bakan Gül aynı zamanda boşanma davaları ile ilgili süreci kısaltacak yeni bir proje hazırlığında olduklarını ifade etti.
Toplantıda kürsüye çıkan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül önemli açıklamalarda bulundu. Kocaeli’de bulunmaktan memnuniyet duyduğunu ifade eden Bakan Gül, “Kocaeli ülkemizin kalkınmasına büyük katkı göstermiş şehirlerden birisi. Bugün çok önemli bir başlığı burada gerçekleştiriyoruz. Bu toplantıda önemli verilerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Güven veren bir adalet sistemine ulaşmak için çıktığımız bu yolda bu toplantılar büyük önem taşımakta. Bir suçun mağduru olan vatandaşımızı adliyede derdi ile baş başa bırakmayan bir hizmet ile karşınızdayız. Mağdurun elinden tutan, gözyaşını silen bir süreci önemli görmekteyiz. Bu toplantılarda uygulamanın tüm paydaşları ile meseleyi masaya yatıyoruz. Hangi yaşama sahip olursa olsun herkesin hakkını ve hukukunu geliştirmekten geçiyoruz” ifadelerini kullandı.
“HUKUK DERT OLAN DERMAN OLANDIR”
“İnsan kendini hukuka emanet etmiştir” diyen Bakan Gül, “İnsanın huzur ve güvenlik hakkı hukuka emanettir. Ev içi şiddetle mücadele gibi kaideler bu gerçeği yansıtmaktadır. Bu hak mağdur için bir arayışa dönüşmemeli bu hak mağduru arayıp bulmalıdır. Bütün kurumlar vatandaşın gözünde devletin elidir. Adliyenin kapısı vatandaşa huzur ve güven vermelidir. Hukuk dert olan değil, derman olandır. Adliyenin kapısı asla bir bilinmeze yol açmamalı. Kimsenin belirsizliğe tahammülü yoktur. Belirsizlik suçun mağduriyetine yeni mağduriyetler katmaktadır. Bazı davalarda sürenin uzaması tarafların hayatını direk olumsuz etkilemektedir” dedi.
“YENİ BİR USUL GELİŞTİRMENİN İHTİYAÇ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”
Boşanma davalarını örnek veren Bakan Gül hayata geçirmeyi planladıkları yeni uygulamadan bahsetti, “İki taraf da boşanmak istiyorsa ve iki taraf da anlaşmadıysa bu dava yıllarca sürmesin. Bu süreç insan taraflarını olumsuz etkilememektedir. Yeni bir usul geliştirmenin ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. İki boşanma var usulümüzde üçüncü bir karma model üzerinde çalışıyoruz. Süreci uzatan süreci ana davadan ayıran bir süreç için çalışmaya başladık. Aile ve usul hocalarımızın görüşüne müracaat ettik. Böylece boşanma sürecinde insanların daha fazla mağdur olmasını engellemeye çalışacağız.
“MAĞDURUN FOTOĞRAFLARINI GÖREMİYORUZ”
Yaratılmışların en şereflisi insandır. Devletin şefkatli eli her zaman çocukların üzerindedir. Özellikle boşanma sonrası tarafların çocuklarını görmesini icra alanının dışına çıkarmış bulunmaktayız. Çocukların icra ile teslim edilmesinde son vermiş bulunmaktayız. İnsanlar kendi çocuğunu görmek isteyen para vermeyecek. İnsan kendi çocuğunu görmek için para öder mi? Tüm bu uygulamalara son verdik. Yeni mağduriyetlere yol açmamak herkes için önemlidir. Bu hassasiyeti her zaman göremediğimizi ifade etmek isterim. Canice katledilmiş bir kadının fotoğrafının yayılması hem onun hatırasına hem de yakınlarının hatırasına çok büyük saygısızlıktır. Öyle ki her platformda kadının, mağdurun fotoğrafı boy boy yayımlanırken caninin nedense hiçbir fotoğrafını göremiyoruz. Mağdurun fotoğrafları caninin fotoğraflarının önüne geçebiliyor” dedi.
“MAĞDURUN FOTOĞRAFI PAYLAŞILMAMALI”
Bakan Gül konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Bazen katilin yüzünün mozaiklendiği ve mağdurun ifşaa edildiği haberlerle de karşılaşıyoruz. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bunun kimseye de faydası yoktur. Bu ahlaka da hukuka da aykırıdır. Kadına yönelik şiddeti magazinleştiren ya da bir cinayet romanı gibi anlatan dili ve üslubu reddediyoruz. Mağdurun fotoğrafları paylaşılmamalıdır. Haberlere konu olan kişinin mahremiyetine saygının da korunması gerekmektedir. Bu hassas dengenin bir diğer yansıması da şiddet eyleminin paylaşılmaması olarak ortaya çıkmalıdır. Kanaatimce şiddet haberlerine öne çıkarılması gereken şey şiddetin sebepleri ve bu şiddetin tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik çözüm öneri olmalıdır. Bunlar yerine şiddetin kendisi öne çıkarılmaktadır. Adeta şiddetin kendisi paylaşılmaktadır.
“O BEBEĞİN DE BİR ONURU VAR”
Geçtiğimiz günlerde bir bebeğin uğramış olduğu darp görüntüleri, o elim görüntüler hepimizin kanını dondurdu. Unutmayalım o çocuğun da bir mahremiyeti onuru ve geleceğe dair hayalleri var. O görüntüleri izlemesi gereken makamlar izlemiş ve devletin şevkatli makamlarına teslim edilmiştir. İnternete bu görüntüleri yerleştirmek kime faydalıdır. O çocuk yarın büyüyecek, evlenecek çocuk çocuğa karışacak ama o görüntüler internette olmaya devam edecek. Devletin tüm kurumları mesele ile ilgili süreci takip etmektedir”
Toplantıda kürsüye çıkan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül önemli açıklamalarda bulundu. Kocaeli’de bulunmaktan memnuniyet duyduğunu ifade eden Bakan Gül, “Kocaeli ülkemizin kalkınmasına büyük katkı göstermiş şehirlerden birisi. Bugün çok önemli bir başlığı burada gerçekleştiriyoruz. Bu toplantıda önemli verilerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Güven veren bir adalet sistemine ulaşmak için çıktığımız bu yolda bu toplantılar büyük önem taşımakta. Bir suçun mağduru olan vatandaşımızı adliyede derdi ile baş başa bırakmayan bir hizmet ile karşınızdayız. Mağdurun elinden tutan, gözyaşını silen bir süreci önemli görmekteyiz. Bu toplantılarda uygulamanın tüm paydaşları ile meseleyi masaya yatıyoruz. Hangi yaşama sahip olursa olsun herkesin hakkını ve hukukunu geliştirmekten geçiyoruz” ifadelerini kullandı.
“HUKUK DERT OLAN DERMAN OLANDIR”
“İnsan kendini hukuka emanet etmiştir” diyen Bakan Gül, “İnsanın huzur ve güvenlik hakkı hukuka emanettir. Ev içi şiddetle mücadele gibi kaideler bu gerçeği yansıtmaktadır. Bu hak mağdur için bir arayışa dönüşmemeli bu hak mağduru arayıp bulmalıdır. Bütün kurumlar vatandaşın gözünde devletin elidir. Adliyenin kapısı vatandaşa huzur ve güven vermelidir. Hukuk dert olan değil, derman olandır. Adliyenin kapısı asla bir bilinmeze yol açmamalı. Kimsenin belirsizliğe tahammülü yoktur. Belirsizlik suçun mağduriyetine yeni mağduriyetler katmaktadır. Bazı davalarda sürenin uzaması tarafların hayatını direk olumsuz etkilemektedir” dedi.
“YENİ BİR USUL GELİŞTİRMENİN İHTİYAÇ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”
Boşanma davalarını örnek veren Bakan Gül hayata geçirmeyi planladıkları yeni uygulamadan bahsetti, “İki taraf da boşanmak istiyorsa ve iki taraf da anlaşmadıysa bu dava yıllarca sürmesin. Bu süreç insan taraflarını olumsuz etkilememektedir. Yeni bir usul geliştirmenin ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. İki boşanma var usulümüzde üçüncü bir karma model üzerinde çalışıyoruz. Süreci uzatan süreci ana davadan ayıran bir süreç için çalışmaya başladık. Aile ve usul hocalarımızın görüşüne müracaat ettik. Böylece boşanma sürecinde insanların daha fazla mağdur olmasını engellemeye çalışacağız.
“MAĞDURUN FOTOĞRAFLARINI GÖREMİYORUZ”
Yaratılmışların en şereflisi insandır. Devletin şefkatli eli her zaman çocukların üzerindedir. Özellikle boşanma sonrası tarafların çocuklarını görmesini icra alanının dışına çıkarmış bulunmaktayız. Çocukların icra ile teslim edilmesinde son vermiş bulunmaktayız. İnsanlar kendi çocuğunu görmek isteyen para vermeyecek. İnsan kendi çocuğunu görmek için para öder mi? Tüm bu uygulamalara son verdik. Yeni mağduriyetlere yol açmamak herkes için önemlidir. Bu hassasiyeti her zaman göremediğimizi ifade etmek isterim. Canice katledilmiş bir kadının fotoğrafının yayılması hem onun hatırasına hem de yakınlarının hatırasına çok büyük saygısızlıktır. Öyle ki her platformda kadının, mağdurun fotoğrafı boy boy yayımlanırken caninin nedense hiçbir fotoğrafını göremiyoruz. Mağdurun fotoğrafları caninin fotoğraflarının önüne geçebiliyor” dedi.
“MAĞDURUN FOTOĞRAFI PAYLAŞILMAMALI”
Bakan Gül konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Bazen katilin yüzünün mozaiklendiği ve mağdurun ifşaa edildiği haberlerle de karşılaşıyoruz. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bunun kimseye de faydası yoktur. Bu ahlaka da hukuka da aykırıdır. Kadına yönelik şiddeti magazinleştiren ya da bir cinayet romanı gibi anlatan dili ve üslubu reddediyoruz. Mağdurun fotoğrafları paylaşılmamalıdır. Haberlere konu olan kişinin mahremiyetine saygının da korunması gerekmektedir. Bu hassas dengenin bir diğer yansıması da şiddet eyleminin paylaşılmaması olarak ortaya çıkmalıdır. Kanaatimce şiddet haberlerine öne çıkarılması gereken şey şiddetin sebepleri ve bu şiddetin tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik çözüm öneri olmalıdır. Bunlar yerine şiddetin kendisi öne çıkarılmaktadır. Adeta şiddetin kendisi paylaşılmaktadır.
“O BEBEĞİN DE BİR ONURU VAR”
Geçtiğimiz günlerde bir bebeğin uğramış olduğu darp görüntüleri, o elim görüntüler hepimizin kanını dondurdu. Unutmayalım o çocuğun da bir mahremiyeti onuru ve geleceğe dair hayalleri var. O görüntüleri izlemesi gereken makamlar izlemiş ve devletin şevkatli makamlarına teslim edilmiştir. İnternete bu görüntüleri yerleştirmek kime faydalıdır. O çocuk yarın büyüyecek, evlenecek çocuk çocuğa karışacak ama o görüntüler internette olmaya devam edecek. Devletin tüm kurumları mesele ile ilgili süreci takip etmektedir”