Millet İttifakı’ndan beklenen liderler zirvesi hafta sonu CHP Genel Başkanı kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşti. Buluşmanın kamuoyundaki yansımalarına bakıyorum da, toplum her konuda olduğu gibi bunda da ikiye bölünmüş vaziyette. Şimdi bu buluşmayla ilgili övülecek bir yan arıyorum ama çok faşla bir şey bulamıyorum. Eleştirilecek yanlarına bakıyorum o konuda da fazla bir şey bulamıyorum. Zaman içerisinde sonuçlarını ve yansımalarına bakacağız.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dönüş parolasıyla gerçekleşen zirvede her ne kadar 6 parti yer alsa da, oy potansiyeli olan 2 Parti, iktidar hedefi olan ise tek parti var. Diğerleri ise güçlü ittifak mesajı vermek için kadro doldurma. Tabela partisi olan ve yüzde 1 oyu olmayan Demokrat Parti’nin Genel Başkanı Gültekin Uysal mesela kendi partisinin oyu olmadığı için İYİ Parti listesinden seçildi. Saadet Partisi her ne kadar özgül ağırlığı ve potansiyeli olsa da yıllardır yüzde 1-2 arasına çakılıp kalmış durumda. DEVA Partisi ve Gelecek Partisi ise Genel Başkanları AK Parti’den ayrılma ancak beklenen ivmeyi yakalamayıp anketlerde oyları yüzde 1 ile yarım arasında çıkan Partiler. Hal böyle olunca kadro doldurmalarla tam bir Türkiye İttifakı sağlandığını söylemek abes olur. Burada en önemli soru 6 Parti ve liderden, 1 Cumhurbaşkanı çıkar mı, hatta Cumhurbaşkanı adayı tek bir isim olarak bu kadrodan çıkar mı? Bu karede yer alan isimlerden bana göre sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı söz konusu olur, ancak diğerleri onu destekler mi?
CHP’nin bu ittifak buluşmasında 3 partiye ihtiyacı yok. Asıl merak edilen CHP ile her konuda birlikte hareket eden HDP’nin masanın neresinde duracağı. Şu an için masanın dışarısına itilse de HDP bu ittifakta ana belirleyici unsur olacak. Siyasi Parti liderlerinin iş birliği yapmaları ve Türkiye hedefiyle buluşmaları güzel bir şey. Ancak bunu yaparken gerçekten kucaklayıcı bir anlayışa ihtiyaç var. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 14 parti CHP öncülüğünde Ekmeleddin İhsanoğlu için bir araya gelmişti ancak seçimi Erdoğan kazanmıştı. Dolayısıyla sayıdan çok nitelik önemli. Önemli olan bu ittifakın karşıdaki yüzde 52’den ne kadarını kendi yanına çekebileceğidir. Ekonomideki tepkinin yansıması beklenen CHP adayı toplumun ne kadarını kucaklayabilecek bunlar çok büyük önem taşıyor.
Liderler yayınladıkları açıklamada, 28 Şubat’ta yol haritalarını açıklayan bir bildiri yayınlayacaklarını ifade ettiler. Bu tarih özellikle mi seçildi bilmiyorum. Ancak hafızalarımızda acı bir yeri olan bu tarihe bildiri yayınlamak doğru değil. Hele ki sağ tandanslı 5 siyasi partinin buna karşı çıkmaması da yanlış. 28 Şubat denilince aklımıza acılar, baskılar, zulümler, kartel medyası, seçikmiş iktidarın azli, kaos geliyor. Dilerim bu kez 28 Şubat toplumsal uzlaşı olur.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dönüş parolasıyla gerçekleşen zirvede her ne kadar 6 parti yer alsa da, oy potansiyeli olan 2 Parti, iktidar hedefi olan ise tek parti var. Diğerleri ise güçlü ittifak mesajı vermek için kadro doldurma. Tabela partisi olan ve yüzde 1 oyu olmayan Demokrat Parti’nin Genel Başkanı Gültekin Uysal mesela kendi partisinin oyu olmadığı için İYİ Parti listesinden seçildi. Saadet Partisi her ne kadar özgül ağırlığı ve potansiyeli olsa da yıllardır yüzde 1-2 arasına çakılıp kalmış durumda. DEVA Partisi ve Gelecek Partisi ise Genel Başkanları AK Parti’den ayrılma ancak beklenen ivmeyi yakalamayıp anketlerde oyları yüzde 1 ile yarım arasında çıkan Partiler. Hal böyle olunca kadro doldurmalarla tam bir Türkiye İttifakı sağlandığını söylemek abes olur. Burada en önemli soru 6 Parti ve liderden, 1 Cumhurbaşkanı çıkar mı, hatta Cumhurbaşkanı adayı tek bir isim olarak bu kadrodan çıkar mı? Bu karede yer alan isimlerden bana göre sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı söz konusu olur, ancak diğerleri onu destekler mi?
CHP’nin bu ittifak buluşmasında 3 partiye ihtiyacı yok. Asıl merak edilen CHP ile her konuda birlikte hareket eden HDP’nin masanın neresinde duracağı. Şu an için masanın dışarısına itilse de HDP bu ittifakta ana belirleyici unsur olacak. Siyasi Parti liderlerinin iş birliği yapmaları ve Türkiye hedefiyle buluşmaları güzel bir şey. Ancak bunu yaparken gerçekten kucaklayıcı bir anlayışa ihtiyaç var. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 14 parti CHP öncülüğünde Ekmeleddin İhsanoğlu için bir araya gelmişti ancak seçimi Erdoğan kazanmıştı. Dolayısıyla sayıdan çok nitelik önemli. Önemli olan bu ittifakın karşıdaki yüzde 52’den ne kadarını kendi yanına çekebileceğidir. Ekonomideki tepkinin yansıması beklenen CHP adayı toplumun ne kadarını kucaklayabilecek bunlar çok büyük önem taşıyor.
Liderler yayınladıkları açıklamada, 28 Şubat’ta yol haritalarını açıklayan bir bildiri yayınlayacaklarını ifade ettiler. Bu tarih özellikle mi seçildi bilmiyorum. Ancak hafızalarımızda acı bir yeri olan bu tarihe bildiri yayınlamak doğru değil. Hele ki sağ tandanslı 5 siyasi partinin buna karşı çıkmaması da yanlış. 28 Şubat denilince aklımıza acılar, baskılar, zulümler, kartel medyası, seçikmiş iktidarın azli, kaos geliyor. Dilerim bu kez 28 Şubat toplumsal uzlaşı olur.