Ne olursa olsun
Tuğrul Kırankaya
Oldukça zorlu ve yorucu bir haftayı geride bıraktık.
İsmet Çiğit’in hastaneye yatma süreci ve sonrasındaki beklenmedik gelişme bizleri olduğu gibi, bütün sevenlerini de üzdü.
Dualarla ve iyi temennilerle birlikte İsmet Çiğit tekrardan aramıza geri döndü.
Bir süre daha Kocaeli Şehir Hastanesi koroner yoğun bakım servisinde misafir edilecek.
Sonrasında şeker hastalığı nedeniyle ayaklarında oluşan yaralardan dolayı yattığı enfeksiyon servisine geri dönüş yapacağını ümit ediyoruz.
İsmet abi yoğun bakımda çok sıkıldığını her yanına gittiğimde söylüyor, bizlere de kızıyor.
(Bu arada yanına gelen bütün hemşirelerden biz yokken sigara istemeye de devam ediyormuş.)
10 sigarasız günü geride bıraktığı ve oksijenle beslendiği için bizler çok mutluyuz.
Yüzüne renk geldiğini görebiliyoruz. Vücudundaki ödemleri attı. Karnındaki ve ayaklarındaki şişliği gitti.
Gerçekten dış görünüşü yavaş yavaş eskiden olduğu gibi hal almaya başladı.
Artık ayaklarında yeni yaralar çıkmıyor. Pansumanı her gün yapılmaya devam ediyor.
Yanına her gittiğimde “Yarın sabah gel beni al, gazeteye geçelim önce. Yazacak çok yazılarım var. Akşama da bir şeyler yer içeriz, sonra da eve geçeriz.” diyor.
Yoğun bakım servisinde gördüğü halüsinasyonlar anlatıyor. Yaşanan çok komik hatıralar olduğunun farkına varıyor.
Eskiden kafasının içerisine 35’lik vardı, artık ilaçlardan ve yoğun bakım ortamından dolayı 70’lik ile geziyor.
Çok da komik tepkiler veriyor. Mesela ben dün kebap götürmüşüm, öğlen yemiş ve çok beğenmiş. Ayşen hanıma akşam yanına gittiğinde böyle anlatmış.
Mesela sigara içerken odada, birden doktor içeri girmiş. Sigarayı da elimden atamadım, yangın çıkar yoksa. Sonra bir baktım ki diyor ne sigara var elim de, ne doktor...
Uzun süre yoğun bakım servisinde yatanlarda bu tarz geçici durumlar olabiliyormuş.
Normalde durumu çok iyi. Ritim bozukluğu ve solunumla ilgili hiçbir sıkıntısı yok gibi.
İsmet Çiğit’in en büyük şansının, ritim bozukluğu başladığı anda hastanede yatıyor olmasından bahsediliyor.
Evde veya başka bir yerde aynı durum yaşansa eğer bugün hayatta olamayacağı ifade ediliyor.
Verilmiş sadakası, kabul görmüş duası varmış diye yorumluyoruz.
Arayan soran herkese selamı var. Her gittiğimde telefon listesinden, WhatsApp mesajlarından gelenleri okuyorum kendisine.
Abi sayende günde 3 kere şarja takıyorum telefonu diyorum. Çok hoşuna gidiyor. Herkesten Allah razı olsun diye de ilave ediyor.
Dün beklenmedik bir misafiri de vardı. Çok sevindi. Çok mutlu oldu. Ayağa kalkmak ve sarılmak istedi ama müsaade etmedik.
Şu anda tek sıkıntımız, tek sorunumuz ayaklarındaki yaralar ve sigarasızlığa alışma süreci.
Bu haftayı da yoğun bakımda geçirirsek eğer her şeyin üstesinden geleceğiz gibi gözüküyor durum.
Aksiliği, bağırıp çağırması ve bizler kızması aynen devam ediyor.
Gazeteyi ve neler yaptığımızı da yakından takip etmeye çalışıyor.
Geçen hafta mahkemem vardı. Bu durumdan da haberi zaten vardı. Ne oldu diye sordu. “Cezayı yiyeceğiz abi. Aralık ayına ertelendi ama cemaatçiye cemaatçi demek suçmuş” dedim.
“Mahkeme sonuçlanmadan başka bir şey yazma ama bittiğinde her şeyi köşende paylaş. Mutlaka yap bunu” diye de tembih etti.
Sizin anlayacağız bizim cenahta işler yolunda gitmeye başladı.
Ustamız, abimiz, canımız ciğerimiz İsmet Çiğit’in durumu düzelmeye başladıkça daha da iyi olacağız.
Benden söylemesi.

