1979-80 Sezonunda şampiyon olup 1.Lige yükseldiğimizde Türkiye’ye örnek taraftarımız vardı. SEKA’da çalışanların getirdiği konfetileri sahaya atarak güzel görüntüler oluşturan her maça özlemle gelen Yeşil Siyahlı taraftarların o dönemdeki tribün şovlarını unutmak mümkün mü ?
Sahanın ortasında gelerek üçlü çektiren Barbo’nun İbrahim Alat’ın tribünleri nasıl ayağa kaldırdığını çoşturduğunu bugün gibi hatırlıyoruz. Kocaelispor’un güçlü olduğu dönemlerde deplasmanlarda takımı ateşlesin diye otobüsler tutulur maça gidilirdi. Çoğunluğu çarşı esnafı ve fabrika işçisi olan taraftarlar kulüp otobüs verirse binerler vermezse otobüs tren ne bulurlarsa ulaşım ücretini ceplerinden vererek kimseden bir şey dilenmeden efendice maçı seyredip İzmit’e dönerlerdi. Rahmetli Can Ulusoy, Deve lakaplı Bülent, Muammer Çelik Fethiye’de Çorapçı Sacit şehirin sevilen ağabeyleri deplasmanda taraftarları sahipsiz bırakmaz çıkan arbedelerden sonra karakola düşen olursa almadan gelmezlerdi.
Kocaelispor’un çöküş dönemlerinde tarafta profilimizde değişim başladı. Bu değişim olumlu yönde olmadı. Başta Düzce ve Ankara deplasmanlarından sonra yollardaki konaklama tesislerinden yağmaya varan taraftarımıza yakışmayan eylemler polis jandarmanın otobüsleri durdurup araması pek hoş anılar değildi. Takımın alt liglere düşmesiyle taraftar sayımız düşerken bazı gruplar özellikle genç taraftarları baskıyla sindirerek onların üzerinden rant elde etmeye çalıştılar. Kulüp otobüs ve maça giriş bilet verdiğinde bile taraftarlardan yol parası toplamalar değişen zayıflayan taraftar profilimizin tribüne yansımalarıydı.
Türkiye’ye örnek Kocaelispor taraftarına ne olmuştu? Neredeydiler ? İzmit’te yerleşik esnaf Yeşil Siyah sevdalısı insanlar tribünlerden çekilip maça gelmemeye başladılar. Takıma destek olmak için Birçoğu kombine almasına rağmen tribünlerde yaşanan kavgalardan maça gelmiyordu. Takımında alt liglerde aldığı farklı yenilgiler herkes gibi bizi de üzüyordu. Belki bu maç düzelir kazanırız diye gittiğimiz birçok maçta farklı mağlubiyetlerde İsmet Paşa Stadının basın tribününde kala kalıyor adeta stad başımıza yıkılıyordu. Daha sonra Bahri Başkanla başlayan toparlanma ve taraftarların tribünlere tekrar geri dönmesi ‘Halkın takımı’ sloganlı pankartla sahaya çıkması güzeldi.
İstanbul’da üç büyüklerin maçlarına gittiğimizde kulüplerin tribün organizasyonlar organizasyonlarına destek verdiği bilet dağıttığını herkes biliyordu. Bir dönem Türk futbolunda tribünden rant sağlama furyası başladı. Adeta yevmiye alarak maça gelen her maç sonundan stad önlerinde yöneticilerden çorba parası isteyen vermezlerse haftasında küfürlerle taciz edilmeler başladı.Döneminde takıma önemli katkı yapan yerel yöneticilere ‘Laleler…….Girsin ‘ diyecek kadar edepsizleşen her mağlubiyetten sonra yönetim istifa diye bağıran ama keneyi alınca sesi çıkmayan tipler öne çıkmaya başladı.
Hep düşünmüşümdür taraftarın maçü zerinde etkisi ne kadardır. Yıllardır maç seyrederim şahsen antrenörün bile maç üzerindeki etkisinin %20 olduğunu düşünürüm. Maçı saha içinden seyreden biri olarak genel olarak futbolcularını farklı bir ruh halinde olduklarını takımdan çok kendi kariyerleri için oynadıklarını ve güçlerinin öfkelerini kontrol edemediklerini görürüm. Futbolcunun kazanmak gol atmak için kendini şartlandırdığı bu zaman diliminde yapılan tezahüratın etkisinde belki rakip takım kalıyordur ama birçok maçta takımı ateşlemeden uzak olduğunu söylemek mümkün.
Tribünlerdeki kırık koltukları görünce 1980 Yıllardan günümüze taraftarımızın değişimini yansıtırken geçmişte İsmet Paşa’nın önce beton olan gazete veya mukavva ile oturulan sonra ağaç döşenen tribünlerinden bugün ise maliyeti binlerce lira tutan koltukları kırmanın Kocaelispor taraftarlığına yakıştığını kimse söyleyemez.
Futbolun seyir zevkinin taraftar ve tezahüratla özdeştiğini Türkiye ve dünya sayılı taraftar gruplarının takımını ne güzel desteklediğini görüyoruz. Taraftarlığı meslek geçinme kapısı haline getirmeden renklerine gönül veren küfürden uzak tezahüratlarla futbola renk katan taraftarların tribünlerde artması dileğiyle.
Son Cümlede bu fotoğrafta kırılan koltuklarını bulunduğu bölüme gelipte bu Vandallığı yapanlar tesbit edilerek cezalandırılsın mümkünse hiç maça alınmasınlar. Kim kırdıysa bu koltukları bedelini ödesin. Takımı desteğe evet ama takımdan geçinmeye hatta takıma zarar vermeye hayır.