Merakla beklenen memur ve emekli zammı da nihayet açıklandı. Ancak açıklanan rakamlarda deyim yerindeyse dağ fare doğurdu. Dövizdeki yükselişle beraber gelen yüksek enflasyonun altında ezilen emekli adeta açıklanan zam oranıyla inim inim inledi. Halkını enflasyona ezdirmemekle övünen hükümet, uçurumun kenarına atıldı.
TÜİK’in itibar edilmeyen enflasyon rakamlarının yüzde 36 olduğu ülkemizde, gerçek enflasyonun ENAG’ın açıkladığı yüzde 80’lerin üzerinde olduğunu, bu ülkede nefes alan, yaşamaya çalışan herkes bilse de Ankara, halkın yaşadığı enflasyonun çok berisinde kaldı. Ardı ardına gelen zam furyasında vatandaş kara kara düşünüp ne yapacağını şaşırırken, ortaya çıkan komik rakamlar bu kadarına da pes dedirtti. Emekliye reva görülen zam oranı yüzde 25’lerde kalırken, açlık sınırının çok çok altında kalan 2500 TL rakamı en düşük maaşı alan emeklilere reva görüldü.
Vatandaşın komik karşıladığı rakamları on binlerce maaş alan Bakanların alkışlaması tam bir akıl tutulması. Sayın bakanlarımızı bir ay boyunca verdikleri bu zamla yaşamaya davet ediyoruz. 2500 TL ile yaşayabilecek olan sayın Bakanlarımıza, orta direk olarak Millet üstün madalyası takmayı borç biliriz.
SÜPER LİGDEN KÜMEYE DÜŞTÜK
Kuruluş felsefesinden uzaklaşan ve kendisini iktidara getiren şartları unutan sayın Hükümetimiz, vatandaşın kendisine gösterdiği sarı kartı bir türlü algılayamadı. Bu gidişle sayın Hükümetimiz ilk seçimde kırmızı kartı görerek saha dışında kalacaktır. Çünkü, tarih boyunca değişmeyen bir gerçek vardır ki, yeryüzünün en büyük siyasi hareketi tencere Hareketidir. Fahiş oranlarda zamları halına reva görenler şunu bilmelidir ki, kaynamayan tencerenin karşısında kimse duramaz. O görmemezlikten geldiğiniz tencere, hükümetler değiştirir, devrimler yapar. Tenceresi kaynamayan, cebinde parası kalmayan, geçim derdinde inim inim inleyen, kemer sıkacağı yeri kalmayan vatandaşın yapacağı ilk iş yönetimde değişikliğe gitmektir. Dünyanın en büyük sivil toplum hareketi siyasal partiler değil, Tencere hareketidir.
Kalem kalem hangi ürüne ne kadar zam geldiğini burada yazmaya gerek yok. Halk bunları en derinden yaşıyor, görüyor ve sancı çekiyor. Ancak bunları görmeyenleri, yok sayanlar, kendilerine yapılan uyarıları yok sayanlar, marifetmiş gibi yapılan zamları savunacak kadar pervasızca ileri gidenler şunu iyi bilmelidir ki, bu gidiş iyiye gidiş değil. Kimse yarını göremiyor, kimse geleceği hakkında fikir sahibi oldu. Maliye Bakanımızın gözleri kıpır kıpır olsa da, halkımızın gözlerine umutsuzluk hakim. Erken seçim mi olur vaktinde seçim mi olur bunu bilemeyiz. Ancak bildiğimiz bir şey var ki, geçmiş yıllarda nasıl olduysa ekonominin faturası yönetenlere kesilir.
Demokrasiyle yönetilen hiçbir gelişmiş ülkede, vatandaşın maaşı daha cebine girmeden zamlara kurban gitmemiştir. Bu ancak ekonomik olarak geri kalmış üçüncü dünya ülkelerinde yaşanan bir durum. Türkiye’yi gelişmiş ülkeler ligine taşımakla övünen sayın hükümetimiz, bu ligde kalıcı olmayı ne yazık ki başaramadı. Önemli olan zaten zirveye çıkmak değil, orada kalıcı olmak değil midir? Dolayısıyla kimse mutfaktaki yangını görmezden gelmesin ve tencereyi küçümsemesin…Nice iktidarlar tencereye yenilmiştir…