“Padişah hazretlerinin yaveri Naci Beyefendi’ye:
Muhterem Beyefendi,
Varlığını korumak ve geleceğinin selâmetini sağlamak için maddî ve manevî bütün kuvvetlerini birleştirmek suretiyle Allah’a hamdolsun genel siyasî vaziyetimiz üzerinde şükredilmesi gereken iyi etkiler yaratmış ve özel anlaşmalarla defalarca getirilen taksim arzularını gerçekleşme zemîninden uzaklaştırmaya muvaffak olmuş bulunan Kuvâ-yı Milliye’nin asıl hedefi ile gayet kutsal gayesi, Osmanlı milletinin en büyük ve en muhterem gerçek temsilcisi olan heybetli padişah hazretlerini istiklâlinin ve hakimiyetinin üzerine gelebilecek her türlü etkiden ve kusurdan korumaktır….
Âcizleri, halife hazretlerinin gökyüzü seviyesindeki sarayının eşiğine bizzat yüz sürmek şerefinden mahrum kalmanın daha fazla devam etmeyeceği ümidi ve her zaman tekrarladığın sadakat ve bağlılık duygularımın sonsuz olduğunu padişahın huzuruna bir defa daha sunmayı başarma fikriyle bahtiyâr olarak çok yüksek tâzimlerimi takdime aracılık etmenizi rica eylerim efendim.”
Yukarıdaki sözler, Milli Mücadele başlamadan önce Osmanlı Ordusu’nda bir subay olan Gazi Mustafa Kemal tarafından son Padişah Sultan Vahdettin’e yazılmıştır. Gazi Samsun’a çıkmadan kaleme aldığı bu mektubunda bağımsızlığa giden yolda Vahdettin’in güçlü desteğini kimler ne kadar biliyor ki?
Evet bugün 19 Mayıs…Bağımsızlık ateşinin yandığı, Gazi Mustafa kemal’in Milli Mücadele için Samsun’a ayak bastığı gün. Her ne kadar resmi ideoloji yıllarca Sultan Vahdettin’i bize hain olarak anlatsa da, Gazi ve Vahdettin arasında aslında kuvvetli bir bağ vardı. Yine resmi okul kitaplarında ilkokul çocuklarına, yıllarca Atatürk’ün Samsun’a giderken yıkıntı bir vapurla gittiğini ileri sürse de, aslında Bandırma Gemisi döneminin Osmanlı donanması içerisinde yer alan en donanımlı gemilerinden birisiydi. Gazi, Anadoluya bizzat Vahdettin’in desteğiyle gitmiş ve bu destekle çalışmalarını gerçekleştirmişti.
Biz nasıl ki 23 Nisan Ulusal Egemenlik’i sadece çocuk bayramını indirgediysek, aynı şekilde 19 Mayıs’ın da ruhunu anlayamadık. Ne milli mücadeleyi yeterince anlatabildik, ne resmi tarihi gerçek tarihle uyuşturabildik. Çanakkale’de destan yazan, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa, işte burada elde ettiği başarılarla Osmanlı ordusu içerisinde “Sarı Paşa” namıyla ün salarken, Anadolu Sarı Paşa’nın geldiğini duyduğunda etrafında kenetlenmişti. Rütbece, makamca kendisinden üstün olan Kazım Karabekir Paşa, Erzurum’da Gazi Mustafa Kemal’i “Paşam emrinizdeyim” diyerek karşılamıştır. Hatta İngilizler tarafından hakkında yakalama kararı çıkartılan Mustafa Kemal Paşa, bir anda Milli Mücadelenin lideri haline gelmişti.
Tarihimizi öğrenerek gelecek kuşaklara doğru bir şekilde aktarmak bu millete artık zorunluluk haline gelmiştir. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle tüm m,illi mücadele kahramanlarımızı saygıyla anıyor, şükranlarımı sunuyorum.