Bugünlerde gündem oldukça değişken ve hareketli. Herkesin gündemi elbette kendisine göre değişiyor.
Vatandaşın en büyük gündemi ekonomik kriz, yüksek faturalar ve elbette pahalılık ve zamlar.
KDV düşse de tekel haline gelmiş marketlerde fiyatlar düşmüyor! Serbest piyasa ekonomisinin olduğu bir yerde fiyat dengesini sağlamak ne kadar mümkün?
Belediyelerin basın büroları haber gönderiyorlar; zabıtalar marketleri denetlemiş! O kadar merak ediyorum ki, bu denetimi neye göre yapıyorlar? Baz aldıkları fiyat nedir mesela? Hangi ürünün kaç liradan satılacağına ilişkin bir fiyat var da biz mi bilmiyoruz?
Elektrik ve doğalgaz özeleştirildiğinde sevinenler ve ‘iyi olmuş’ diyenler acaba bugünkü durumdan memnunlar mı?
Elektrik ve doğalgaz faturaları geldiğinde insanlar büyük bir korkuya kapılıyorlar artık. Eskiden icra tebligatları gelirdi insanlar tedirgin olurdu, bugünkü faturalar da aynı tedirginliği yaşatıyor insanlara.
Fiyatların aşırı yüksek olmasına itirazı olan var mı?
Ekonominin iyi olduğunu ve kriz olmadığını kanıtlamak için kafe, restoran ve alışveriş merkezlerinin dolu olduğunu örnek verenlere basit bir matematik işlemi öneriyorum.
Oraya giden ve para harcayan insanların sayısını hesaplayın ve bu bölgede yaşayan insanların sayısına göre orantılayın gerçeği görürsünüz.
Hadi küçük bir hesap yapalım; bu kadar insanın sayısını yüksek tutup 50 bin diyelim, 1 milyonluk şehirde 50 bin demek, her 20 kişiden biri demektir.
Herkesin yaşadığı daha basit bir örnek de verebiliriz o da alım gücü. Örneğin geçen yıl markete ya da pazara çıktığınızda aynı parayla aldıklarınızla bugün aynı parayla alabildiklerinizi düşünün.
Ekonomik veriler ve matematik yalan söylemez. Daha 1-2 sene öncesine dönüp sahip olduğunuz ya da satın aldığınız mal ve eşyaların fiyatlarını kıyaslayın.
Örneğin otomobil. Daha 2 sene önce 50-60 bin liraya ikinci el iyi bir otomobil alabilmek mümkündü. 100-150 bin liranın üstündeki ikinci el otomobiller ise lüks sınıfındaydı. Şimdi 200 bin liranız olsa da değil lüks bir araç alabilmek, standart ve orta halli bir otomobil bile bulabilmeniz mümkün değil.
Basın sektöründe olduğumuz için daha iyi anlayabiliyoruz. Kağıt fiyatları almış başını gidiyor. Kağıt fabrikaları da kapatılınca dışa bağımlı olarak dolar her arttığında kağıt fiyatları da hızla artıyor. Oysa dolar düştüğünde kağıt fiyatları nedense düşmüyor!
Çarşı pazarda sebze ve meyve fiyatları da keza aynı şekilde. Biber, patlıcan, salatalık hatta eskiden 50 kuruşa satılan otlar bile demeti 4-5 liradan satılıyor.
Hükümet ekonomik krizi kabul etmeli ve bu gerçekçi ekonomik ve idari uygulamalarla bunun daha da derinleşmesinin önüne geçmelidir.
Tasarruf sadece vatandaştan beklenmemeli.
Doğalgazı az açın, evde montla oturun, ekmeği az yiyin gibi akla ve vicdana uymayan önerilerden vazgeçilmelidir.
Tasarrufu önce devlet yapacak ki, vatandaş da buna uysun.