Hem çok zor şartlar altında hastalara bakmak için yırtınacaksın hem de bunu yaparken ya kafana tuğla yiyeceksin ya da devletin haksız uygulamalarına maruz kalacaksın!
Akıl alır gibi değil!
Hem hastayı görmeden reçete yazdığı için ceza vereceksin hem de yazmadığı için!
Hem canla başla çalışan doktorların haklarını göz ardı edeceksin hem de her fırsatta hor göreceksin!
Türkiye’de ne yazık ki doktora bakış açısı bu.
Hatta geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “Varsın, gidiyorlarsa gitsinler” demişti. Oysa ‘kalsınlar, bizimle birlikte olsunlar’ demek daha doğru olurdu.
Tüm Türkiye genelinde devlet hastanelerinde ve aile sağlık merkezlerinde sağlık çalışanları 3 gün boyunca iş bırakıyorlar.
Seslerini duyurabilmek için ve insanların biraz olsun kendilerini düşünüp anlamaları için.
Sağlık çalışanları ve özellikle doktorlar olmasa ne olurdu bir düşünsenize!
En küçük bir yerimiz bile ağrıdığında soluğu onların yanında almıyor muyuz? Ağrılarımızı gidermelerini beklemiyor muyuz?
Doktorların maaşı inanın ne kadar çok olursa olsun sonuna kadar hak ediyorlar.
Bir gün bir hastanenin acil servisine gidin, birkaç saat durup izleyin ve ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Siz hasta ya da hasta yakını olarak gittiğinizde bile ne kadar dayanabiliyorsunuz? Bir de onları düşünün lütfen.
Doktorların maaşı üzerinden yapılan değerlendirmeler bile bu kutsal mesleğe hakarettir.
Doktorları ve sağlık çalışanlarını baş tacı yapmamız gerekir en küçük fırsatta hor görüp, haklarını vermeyip hatta ve hatta suçlu çıkarıp saldırmak değil