1982 yılında Milan Kundera tarafından yazılan ve çok kısa bir sürede dünya klasikleri arasına girmeyi başaran “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği” felsefi roman türünün en başarılı örnekleri arasında yer alıyor.
Dört farklı karakter etrafında şekillenen roman, birbirinden tamamen farklı ama bir şekilde birbiri ile bağlantılı bu karakterler özelinde varoluşçuluk, geleneksellik, aile, kadın erkek ilişkileri, siyasi otorite kavramlarını irdeliyor.
Bu kavramların irdelendiği olaylar örgüsünün arka fonunda ise 1968 öncesi Prag baharı ve 1968 sonrası Sovyetler Birliği’nin Çekoslovakya şimdiki Çekya’yı işgal ettiği yıllar göze çarpıyor.
Bu işgal ile bağlantılı olarak yaşanılan coğrafyanın romandaki karakterlerin hayatları üzerindeki belirleyiciliği de dikkat çekiyor.
Bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum
İDEFİK internet sitesinden 36 lira karşılığı almanız mümkün.
Benim asıl anlatmak istediğim ise “Fakirleşmenin Dayanılmaz Hafifliği”
TL'nin değerli olduğu yıllarda zenginleşme illüzyonu yaşandı bu ülkede.
Sonra TL değer kaybettikçe bu illüzyon fakirleşme sendromuna dönüştü.
Şimdi herkes fakirleştik çıkmazı içinde
Aslında Türkiye hiçbir zaman zenginleşmedi.
Bize böyle olduğu algı yoluyla anlatıldı.
“İhracatta rekor”
“IMF’ye borç veriyoruz”
“Akdeniz’de Karadeniz’de doğalgaz bulundu”
Hep bu tür haberler okuduk yıllarca…
Bizde toplum olarak kafamızı kuma gömdük, işimize gelmeyeni duymadık.
Ya şimdi.
Gerçekler, kumdan çıkardığımız kafamıza patladı.
6 ayda dip yaptık.
Daha önce alış-veriş için girdiğimiz marketlere şimdi etiket okumak için giriyoruz.
Oku Oku çık…
Yağ 200 TL
Yumurta 50 TL
Peynir 80 TL
En ucuz bulaşık deterjanı 150 TL
Ve niceleri.
Gezmeyi sevmeyen toplum gezer, okumayı sevmeyenler okur yazar oldu.
Ama olsun ” Ben 50 TL’lik mazot alıyorum”…