Ben artık umutlarımı yitirdim
Bu iktidarın bizleri enflasyon ve pahalılık tuzağından kurtaracağı yok.
Bilgisi de, becerisi de, gücü de buna yetmiyor.
Son iki ayda vatandaşı yoksulluğa sürüklediler.
Son dolar-euro operasyonlarında insanlar paralarını kaybetti
Son kalan birikimlerini de eritti.
“Küçük yatırımcılar çarpıldı” diyen Maliye Bakanı Nuretdin Nebati, neden büyük balıkların küçük
balıkları yemesine niçin izin verdi acaba?
Küçük yatırımcıyı neden uyarmadı?
Ülkede işlerin düzelmesini boş yere bekliyoruz.
Son kayıplara (NAS var deyip yanlışlara Allah'ı ortak etmeye çalışmakla) hiçbir şey düzelmez.
Aslında, iktidar kanadında bir çaresizlik var.
Mesela:
Mesela, sayın Erdoğan “Porsiyonlarınızı küçültün” diye önermişti.
Bir başka muhterem ise “Yiyecek istiflemekten vazgeçin” demişti.
Biri de kalkmış “Az harcama yapmak istiyorsanız çarşıya-pazara aç karnına gitmeyin” diye akıl vermişti bizlere.
Doğalgaz zamları bana Enerji Bakanı Fatih Dönmez'in müthiş hesaplamasını hatırlattı
“Vatandaşlarımızın tasarrufa riayet etmesini istiyoruz” diyen Enerji Bakanı, “Evlerinizde 1 derecelik sıcaklık değişikliği, yani 23 derece yerine 22 derecede ısınmanın aylık faturanıza etkisi yüzde 7 olur. Bunu 7'den 70'e herkesin yapması bir vatandaşlık görevidir. Enerji konusunda hem dışa bağımlıyız, hem de gereksiz yere bu enerjiyi üretebilmek için kaynak tüketiyoruz” diye açıklamıştı.
Sayın bakan müthiş zamlardan hiç söz etmiyor
“Kombilerinizi biraz kısın” yani “Biraz üşüyün canım, ne olacak?” diyordu.
84 milyon insan kara kara bu kışı nasıl geçireceğini düşünüyor.
Hani ekonomimiz uçuyordu, hani dünya bizi kıskanıyordu, ne oldu Allah aşkına?
Ey vatandaş! Kasaptan et alma, gidip kuzu kes!
En muhteşem çözüm önerisini ise AK Parti'nin en küçük ortağı Büyük Birlik Partisi'nin Genel
Başkanı Mustafa Destici yaptı.
Aklıma “Ekmek bulamıyoruz” diyen halka “Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin” söylemi geldi.
Sayın Mustafa Destici'nin sözleri de bunun bir benzeri olarak tarihe geçti.
BBP lideri, hayat pahalılığından yakınan yurttaşlara harika bir tavsiyede bulunarak şöyle dedi:
“Ben kasaba gidip 100 liralık et almıyorum. Gidip kuzuyu kestiriyorum ya da toplu bir
hayvanı ortadan parçalayıp alıyorum. Buna herkes dikkat etsin”
Ne kadar muhteşem bir çözüm önerisi, değil mi?
Koş vatandaş, koş…
“Kasaptan et alamıyorsanız kuzu kesin!”