Geçtiğimiz pazartesi günü özellikle Borsa İstanbul'da ve Türk lirasında yaşanan fahiş düşüşle birlikte gelen inanılmaz olumsuz görüntünün ardından, İş insanı Ahmet bey'den çiftçi Mehmet amcaya kadar birçok vatandaşımız ''ekseriyetle bilinçsizce'' kitleler halinde adeta Bitcoin ve diğer kripto paralara akın etmeye başladı. Türkiye'de yalnızca bir günde Google'daki Bitcoin kelimesinin aranma sayısı bir önceki güne göre %566 artış gösterdi. Zaten hafta başında gerçekleşen gelişmelerden önce dahi Kripto paralara yapılan yatırımın toplam miktarı açısından Avrupada 1. ve dünyada 4. sırada idik. Öyle zannediyorum ki Bitcoin konusunda bir gün öncesine nazaran neredeyse 6 kat daha fazla Google amcaya başvurulmasının ve Kripto paralara yapılan yatırımın toplam miktarı bakımından da Amerika'yı dahi geride bırakıp birincilik için emin adımlarla ilerlememizin sebebi girift bir sır olmasa gerek.
Esasen baktığımızda bu durumun temelinde yalnızca iki sebebinin olduğunu görmek hiç de zor değil. İlk sebebi aslında hepimizin bildiği, insanımızın tez canlı karakteriyle tam anlamıyla uyuşan ve güzel ülkemin güzel vatandaşlarının da yıllar yılı arzuladığı kolay ve hızlı bir şekilde para kazanma dürtüsü.
Ama bana kalırsa bundan daha önemli ve maalesef de bir o kadar üzücü ikinci bir sebebi var ki keşke hiç yaşanmamış olsaydı dediğimiz türden. O da şu ki; Türk Borsasında işlem gören hisselere olan güvenin azalmasıyla birlikte ve aynı zamanda Türk lirasının dolar ve bilumum emtialar karşısında değer kaybetmesi neticesinde, vatandaş cebinde duran Türk lirasının değer kazanması amacından geçip en azından cebindeki paranın değerini daha fazla kaybetmesini engellemenin meşru arayışı içerisine girmesi. Yani daha açık bir betimlemeyle, kurtarma aparatları olmaksızın denizin ortasına düşen bir halkın bir yandan panikle nefes almaya çalışıp bir yandan da tutunacak bir umut paresi bulmaya çalışmaları aşamalarına şahitlik ediyoruz.
Peki denize düşen halkın arayışı içerisinde olduğu bu umut paresini devlet bir ''yılan'' olarak mı görüyor? Devletimiz denize düşen halkına sözüm ona kripto para yılanına sarılmamasını mı ihtar ediyor? Aslında tam olarak öyle de değil. Zira her ne kadar daha önce ilgili bakanlıklarca kripto paralar konusunda kaygılı ve negatif olunduğu açıklansa da, bir yandan bu ilgili bakanlıklar kripto para piyasalarının varlığını net bir dilde kabul ettiklerini ve düzenlemelere hazırlandıklarını da açık bir dilde zikretmiş oldular. Düzenleme kelimesinin ilgili Bakanlıklarca zikrini müteakiben, vatandaşın aklına gelen ilk soru haliyle ''vergilendirme mi geliyor?'' oldu.
Aslında ilk kripto para olarak piyasaya çıkan bitcoinin temeldeki amacı, merkeziyetsiz bir sistem inşa edip, devletler yahut başkaca etkenlerin sansüründen veya müdahalesinden korunmuş olan ve güçlü bir veritabanı olan aynı zamanda itibari olmayan para birimlerini piyasaya sürmek olduğunu söyleyebiliriz. Binaenaleyh bakıldığında sistem devlet müdahalesine fazlaca dirençli ve maalesef art niyetli kullanımlara da oldukça açık.
Peki merkeziyetsiz platformlarda yapılan satışların kripto para cüzdanlarındaki giriş çıkışlarının takibini yapmaya elverişli herhangi bir mekanizma var mı? Türkiyeyi bir an olsun geçelim, dünyada böyle bir mekanizma mevcut mu ve mevcut ise rantabl mı bunu irdelemek gerekiyor. Gelişmiş ülkelerdeki örneklere bakıldığında bu soruya olumlu cevap verebilmek mümkün görünmüyor. Zira devlet tarafından dijital bir vergi dairesi ihdas edilerek, ''Merkeziyetsiz'' ve bir o kadar kompleks bir mekanizmaya sahip olan ekseriyetle yabancı kripto para borsalarının takip edilerek vergilendirmeye tabi tutulabilmesi girişimleri şu ana kadar hiçbir ülkede olumlu sonuç vermiş gibi görünmüyor. Amerika başta olmak üzere diğer gelişmiş ülkelerde kripto paralara ilişkin vergi sistemi tamamen iyi niyet ilkesi ile işlemekte ve beyan usulüne göre vergilendirmesi yapılmakta. Yani Amerikadaki vatandaşlar dürüstlük ilkesi çerçevesinde kendi kazançlarını devlete beyan edip ona göre vergi ödemeyi kabul etmiş görünüyor.
Ülkemizde ise geçtiğimiz çarşamba günü gelen bir bildiri ile 31 Aralık 2021 tarihine kadar kripto paralara düzenleme getirileceği açıklandı. Bu düzenlemelerin ne şekilde ve ne mahiyette olacağı henüz kimse tarafından bilinmiyor. Fakat dilerim ki getirilecek düzenlemeler hem verimli hem uygulanabilir mahiyette hem de amacına uygun düzenlemeler olur. Zira bu düzenlemelerdeki amaç salt iyileştirme ve devlet elinin koruma gücünü kullanma olur ise, bu düzenlemeler sonucunda hem devlet tüzel kişiliği hem de bu piyasada işlem yapan her bir vatandaş ayrı ayrı kazançlı çıkacaktır.
Vergilendirme hususunda sözün özü; dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde denenmiş ve içinden bir türlü çıkılamamış kripto para vergilendirme usullerinin dışında farklı ve verimli bir düzenleme ülkemiz tarafından gelebilir ise bunun tam manasıyla bir devrim niteliğinde olacağı su götürmez bir gerçek. Zira devletimizce müstakbelde getirilmesi planlanan vergilendirme sistemi amacına ulaşır ise, bir çok gelişmiş ülkeye teknoloji ve ekonomi alanında amiyane tabirle bir gözdağı vermiş olacağız ve hatta Almanya, Amerika gibi ülkelere emsal teşkil etmiş olacağız. Herkes gibi ben de bu yakın geleceği merakla bekliyorum. İzleyelim ve akıbetine şahitlik edelim.
Ufuk açıcı bir yazı.