Genç bir Avukat, kalleş bir kurşun ve acılı bir aile...
Bir Ersin Arslan okudu, çalıştı didindi doktor oldu, katlettiler;
Şimdi ise başka Bir Ersin Arslan okudu çabaladı avukat oldu, onu da katlettiler.
Böyle tesadüfler olmaz olsun. Ama oluyor, üzülerek ve korkarak görüyorum ki olacak da.
Dün öğlen vakitlerinde gençliğinin bağrında Bir avukat görevi başında iken gaddarca katledildi. Evet yanlış okumadınız. Üstelik bu menfur saldırı maalesef Gebze'de gerçekleşti.
Avukat Ersin Arslan görevini ifa için gittiği haciz mahalinde henüz 27 yaşında elem verici bir hadise sonucu hayata gözlerini yumdu.
Peki bu olayın sorumlusu yalnızca tetiği çeken basiretsiz bir çift parmak mı; yoksa güzel memleketimin insanlarının son yıllarda gelenekleşmesini arzularmışcasına avukat, doktor kısaca ''ciddi anlamda'' kamu görevi ifa eden vatandaşlarımıza olan nedensiz nefreti mi?
Son yıllarda ''işleyen demiri kurşunlamalı'' düsturuyla hareket eden bir halk, ve bu halka rağmen işleyerek ışıldamaya büyük çaba sarfeden birkaç meslek grubu maalesef bir şekilde ısrarla karşı karşıya getiriliyor. Yargı alanında ve Sağlık alanında yapılan düzenleme girişimleri maalesef bizlere geçmişi özletir bir vaziyet sunmuş durumda. Eskiden insanlarımız nasıl ilme, ve ilim muttalibine saygı ve sevgi besliyor ise; şimdi maalesef bir o kadar nefret ve kin beslemekle kendini bir başka mutlu addediyor. Toplum olarak kolay ulaşmaya başladığımız kolay temas kurmaya başladığımız her meslek grubu bize bir nimet olarak görünmeli iken, biz bu nimeti külfet belleyip vurduk kırdık ve hatta mütemadiyen öldürdük. Tıpkı haziran ayında düğün yapacak olan genç kardeşimiz Avukat Ersin Arslan'ı dün katlettiğimiz gibi, tıpkı 2012 yılında diğer bir isimdaş ve kaderdaş olan olan Dr. Ersin Arslan'ı katlettiğimiz gibi.
Netice itibariyle eskiye nazaran artık çok daha kolay ulaşabildiğimiz ve dokunabildiğimiz özellikle doktor ve avukat vatandaşlarımızı, dokunabildiğimiz ölçüde dövecek ve öldürecek isek; varsın onlara ulaşamayalım da 90'lardaki gibi hastalanınca hastane kapılarında yatalım, hakkımızı aramaya kalkınca da karakollarda dayak yiyip kan kusalım kızılcık şerbeti içtik diyelim. Bu ayıp da bize yıllar yılı yetsin.
Gayrisi lafügüzaf...
Allah rahmet eylesin. Böyle insanlık dışı bir olayın yaşanması bizi utandırıyor
agzınıza sağlık bilal bey
agzınıza sağlık bilal bey