TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Sema Kopal, Dünya Gıda Güvenliği Günüyle ilgili açıklama yaptı. Ülkemizde gıda güvenliğinde ciddi sıkıntılar yaşandığını belirten Kopal, bu tür sıkıntıların önüne geçebilmek için kamu ve özelde denetimlerin ve denetici sayısının artırılması gerektiğini belirtti.
‘HE YIL 400 BİN KİŞİ ÖLÜYOR’
Dünya Gıda Güvenliği Günü’nde konuşan GMO İl Temsilcisi Sema Kopal, “Ülkemizde kronik sorun haline gelen gıdalarda taklit ve tağşiş konusunu yeniden ele almak zorunlu oldu. Gıda güvenliği, birincil üretim aşamasından (bitkisel üretim, hasat, bakım, sulama, hayvan sağlığı) tüketiciye ulaşana kadar tüm aşamaları kapsar. WHO Haziran 2019 bildirgesinde, ‘Her yıl dünyada yaklaşık 10 kişiden 1’i (tahminen 600 milyon kişi) hastalanmakta ve ayrıca bakteri, virüs, parazit veya kimyasal maddelerin tüketilmesi sonucu 400 bin kişi hayatını kaybetmektedir’ deniyor. Aynı bildirgede, gıda kaynaklı hastalıkların ciddi bir iş gücü ve maddi kayba yol açtığı ve bu 420 Bin ölümün tamamıyla önlenebilir olduğu bildiriliyor” dedi.
‘441 RÜN İFŞA EDİLDİ’
Ülkemizde de güvenli gıdaya erişme konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu belirten Kopal, “Tarım Bakanlığı, bu yıl Ocak ve Nisan ayında yaptığı duyurularla toplam 274 firmaya ait 441 parti hileli ürünü ifşa etmiştir. İlk duyurunun yapıldığı 2012 yılından bu yana ise tereyağından zeytinyağına, dönerden sucuğa, salçadan bala kadar, Bin 509 firmaya ait 3 Bin 356 parti üründe taklit ve tağşiş yapıldığı belirtilerek kamuoyuna sunulmuştur. Taklit, bir gıdada olmayan bir özelliğin varmış gibi gösterilmesidir. Etiketindeki kovan ve arı resminden bal olduğunu düşünerek satın aldığınız ürünün, aslında tamamen arısız olarak yüksek fruktozlu mısır, glikoz ve sakkaroz şuruplarına renklendirici, aroma katılarak üretilmiş suni bir ürün olmasıdır” dedi.
‘TÜKETİCİ TAĞŞİŞLE KANDIRILIYOR’
Tağşişin tanımı da yapan Koapla, “Bir ürünün gıda mevzuatında tanımlanan niteliklere uygun olmadan üretilmesidir; salçanın rengini boya ilavesiyle düzeltmek, yoğurda kıvam vermek için nişasta katmak ya da dana sucuk olarak satılan bir üründe at eti kullanmak tağşiş örnekleridir. Neden hileli gıda üretilir? Türkiye’de gıda üretimi ve satışı sadece Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kayıt ve onayı ile gerçekleşmektedir. Bununla birlikte üretim maliyetlerini düşürmek, rakiplerine göre fiyat avantajı sağlamak veya ürünün albenisini arttırarak tüketiciyi kandırmak suretiyle, gıda mevzuatına uygun olmayan ürünler piyasaya sürülmektedir. Bu ürünler taklit ve tağşiş gıdalar olarak tanımlanmaktadır” şeklinde konuştu.
‘HAKSIZ KAZANÇ SAĞLANIYOR’
“Gerek denetim yetersizliği, gerek cezaların caydırıcı olmaması nedeniyle tereyağı içerisine bitkisel yağ, tatlı toz biber ve çaya boya, dana kıymaya kanatlı hayvan, keçi peynirine inek sütü veya yoğurda jelatin katılarak hileli ürünlerin üretilmesine devam edilmekte ve bu yolla haksız kazanç elde edilmektedir” diyen Kopal sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakanlığın bünyesindeki denetçi sayısı yetersizdir. Var olan denetçi kadroları denetim alanlarında uzman değildir. Bu yüzden gıda işletmelerinin İyi Üretim Uygulamaları (GMP) ve gıda güvenliği uygulamalarının denetiminde önemli sorunlar ortaya çıkmaktadır.”
‘HER İŞLETME BİR KEZ DENETLENDİ’
Tarım ve Orman Bakanlığı 2018 Faaliyet Raporunda, Bakanlıkta görevli gıda kontrolörü sayısının 6 Bin 825 olduğunu söyleyen Kopal, “Bu denetçi sayısıyla ülke genelinde 1 Milyon 124 Bin 918 denetim yapılmış ve her işletme ortalama sadece 1 kez denetlenebilmiştir. Gıda işletmelerinin yetersiz denetimi ve gıda fiyatlarında son yıllarda yaşanan yüksek enflasyonun da etkisiyle gıdalarda taklit ve tağşiş artmıştır. Bakanlığın açıkladığı taklit ve tağşiş gıdalar listesine baktığımızda bu tür ürünlere özellikle fiyatları yüksek olan et, süt, bal gibi gıda ürünlerinde daha fazla yaşandığı görülmektedir. Kimi fırsatçılar tarafından taklit ve tağşiş ürünler üretilmekte ‘ucuz’ fiyatlarla piyasaya sürülmektedir” dedi.
‘HALK UCUZ VE GÜVENSİZE YÖNELİYOR’
Sözlerini sürdüren Kopal, “Yüksek gıda fiyatlarından dolayı halkımız taklit ve tağşiş gıdalar olduğunu bilmeden görece daha ucuz olan güvenli olmayan bu ürünlere yönelmek zorunda kalmıştır. Covid-19 Pandemi sürecinde güvenli ve sağlıklı gıdaya erişmenin, her insanın erişmesinin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Çünkü bu hastalıkla baş edebilmek için güçlü bir bağışıklık sistemi, güçlü bir bağışıklık sistemi için sağlıklı, güvenli, yeterli ve dengeli bir beslenme gerekir. Gıda güvenliği nasıl sağlanacak? Caydırıcı olmayan yöntemlerin hileli gıdalar ile mücadelede bir yararı olmadığı açıktır” ifadelerini kullandı.
‘BİLİM TARIMA DA HİZMET ETMELİ’
Halk sağlığı ön planda tutularak denetimlerin arttırılması gerektiğini söyleyen Kopal, “Gıda Mühendislerinin gerek kamu gerek özel sektörde yaygın ve yeter sayıda istihdamı sağlanmalıdır. Taklit ve tağşiş yaptığı tespit edilen firmaların ifşasının yanı sıra ağır para cezası verilmeli üretim ya da satış yapması engellenmelidir. Bilim ve teknolojinin tüm olanakları tarımsal faaliyetler için devreye sokulmalıdır. Alanında uzman diğer meslek mensuplarından atamalar yapılarak en ücra köylere kadar bilim ve teknolojinin olanakları çiftçilerimize ulaştırılmalıdır. Tarım, hayvancılık ve gıda politikalarında kamu yararı öncelikli olmalıdır. Dışa bağımlı tarım-hayvancılık-gıda politikaları yerine halk sağlığını, ülkemizin yararını her şeyin önünde tutacak politikalar uygulanmalıdır” dedi.