Büyük afetin üzerinden iki hafta geçti, artık enkazlar da mucize kurtarışlar aramaya da son verildi, çok şükür ki, 12.,13. Günde bile kurtarılan canlarımız oldu.
Depremin ilk günlerinde organizasyon hataları vardı, artık daha güçlü bir şekilde deprem bölgesinde koordineli çalışmalar başladı, kurulan çadır kentler, konteyner kentler gibi günü kurtaracak adımlar da atılıyor, uzun vadeli gerçek çözümler içinde çalışmalar yürütülmekte.
Depremzedeler de doğal olarak, korku yaşadıkları, acılar çektikleri bölgelerden kaçmaya başladı.
13 milyon kişinin etkilendiği depremden kayıplar ve yaralılar dışında, 5 milyona yakın kişi başka şehirlerde, başka bölgelerde yaşamak için yollara düştü.
Şuana kadar resmi rakamlarla 500 bin kişi bölgeyi terk etti, bireysel olarak bölgeden ayrılanların sayısı da bu kadar vardır.
Kim nerede bir tanıdığı, bir akrabası, bir bağı varsa oraya doğru yola çıktı.
Kalanlar da var, kalanlar içinde çözüm arayışları sürüyor.
KYK yurtları başta olmak üzere, oteller, yazlık evler gibi Devlet gücüyle buralara aktarılan ve her türlü ihtiyaçları karşılanan depremzedeler var.
Geçici ve kalıcı konut için de çalışmalar başladı, Cumhurbaşkanı bir yılda kalıcı çözümlerin tamamen hayata geçeceğini söyledi.
Türkiye, Hatay’dan, Maraş’tan, Adıyaman’dan, Antep’den vaz geçemez, bu illerin eksilmesi, Türkiye’yi eksiltir.
En doğru olan bu şehirlerin yeniden inşası ve bura da tarım, hayvancılık yapan insanlarımızın, yeniden buralarda yaşayabilmesidir.
Bir panik ve korku durumu var, insanlar doğal olarak o bölgeleri terk etmekte, kentimiz de bu anlamda tercih edilen şehirlerden birisi, 50 bin civarında depremzede Gebze başta olmak üzere Kocaeli’ye göç etmiş durumda.
Yurtların, otellerin yanı sıra evler de kiralanmakta, buralarda yaşayabilmeleri için çalışmalar yürütülmekte, gerek Devlet ve Belediyeler eliyle, gerekse de vatandaşlar eliyle, depremzedelerimizi misafir etmekteyiz.
Ancak, bu misafirlikte, istihdamda planlı olmalı, geleceğe dair atılacak adımlar olarak değerlendirilmeli.
Mevcut haliyle yaşamın ağır aksak yürüdüğü, trafik yükünü kaldırmayan, konut ihtiyacını karşılamayan, yeni tek bir binanın büyük yük olacağı bir coğrafyadayız. (İstanbul, Gebze, Kocaeli)
Bu bölgede yeni yaşam alanı oluşturmak, yeni ve daha büyük sorunlara neden olacaktır, yapı stoku yok, olanların da yarısı zaten riskli yapılar.
Depremzede kardeşlerimizi geçici yada kalıcı olarak, daha doğru yerlerde konuk etmeliyiz, Anadolu da şehirleşecek, yeni yaşam alanları açılacak çok yer var.
Bunun mali sorumluluğunu elbette ki, Gebze’de, İstanbul’da karşılamalı.
Depremzedeler için Anadolu da yaşam alanı oluştururken, kesinlikle bir çok üretim tesisi, işletmeler de o bölgelere kaydırılmalı, öyle ki bu bölgeye yeni insan yükü taşımak yerine, bu sayede bu bölgeden insan yükünü de Anadolu’ya taşımak mümkün olabilmeli.
İnsanlar, doğal olarak ilk refleks olarak, bildikleri, tanıdıkları, hemşerisi, akrabası olan yerlere geliyor, kalabalık şehirler bu yüzden tercih ediliyor, İstanbul ve Gebze gibi.
Sırt dönmek, istememek mümkün değil ama doğru bir planlama yapılarak, depremzedeler için daha doğru bölgelerde, sağlıklı yaşam alanları oluşturmak gerekir.