Toplumun ahlaki değerlerinin git gide aşındığını artık sağır sultan bile duydu. Ama bunun sebepleri üzerinde düşünen yok. Bir yandan sigara, içki alışkanlığı diğer yandan esrar, eroin ve diğer uyuşturucu kullanma alışkanlıklarının toplumun her tabakasına yayılma eğilim giderek artıyor, geleceğimizi tehdit eder hale geliyor, hatta gençliğimizin bir bölümünü tamamen etkisi altına alıyor, tehlikenin boyutları artıyor, geri dönülemez noktaya geliyor.
İşte tüm bu veriler bize tehlike çanlarının bizim için çaldığını göstermektedir. Ancak hala bu sorunların üzerinde yeterince durulmadığı, nedenleri üzerinde ciddi araştırmalar yapılmadığı görülmektedir.
Bu ve bunun gibi bir çok ciddi meselelerde gösterilen umarsızlığımız sürdürülmekte ve bu konuda cahilce bir ısrar edilmektedir. Geleceği ve gençliğiyle bu kadar ilgisiz başka bir millet tasavvur edilebilir mi? Evet, biz şimdi karanlığa küfretmek yerine bir ışık yakalım ve sorunun nedenlerine inerek çareler arayalım. Öncelikle bu sorunların nedenini sorgulayalım.İlk eğitimi ailede alan gençlik sonra çevrede sonra okulda yetişiyor. O halde sorunun nedenlerini buralarda aramalıyız.Öncelikle aileyi sorgulayacağız burada. Çocuk büyütülerek onu seven büyükler ona öyle kötü telkinlerde de büyütür ki şaka da olsa söylenen bu sözler çocuğun zihin dünyasında gerçek olarak algılanır ve çocuk böyle bir hayata kurgulanır.
Binlerce söz hep negatif telkinler çocuğun düşünce dünyasının şekillendirilmesinde büyük rol oynayacaktır. Ailede yapılan sohbetler, dedikodular, olumsuz örnek olacak olaylar yine çocukların geleceğini belirleyecek en önemli etken olacaktır.Ayrıca çocuğa alınan oyuncaklar, çocukların arkadaşlarıyla oynadığı oyunlar yahut tüm günü TV başında geçen çocuklar orada aldıkları telkinle hayatlarını kurgulayacaklardır. Gerek izlenen film ve dizilerde, gerekse reklamlarda ortaya konulan hayat tarzları çocuk dünyasını kurmakta en önemli etkenlerden biri ve belki de başlıcası olacaktır.
Tüm veriler bize tehlike çanlarının bizim için çaldığını göstermektedir. Ancak hala bu sorunların üzerinde yeterince durulmadığı, nedenleri üzerinde ciddi araştırmalar yapılmadığı görülmektedir.