Dün Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 84.yıl dönümüydü. Millet olarak devletimizin kurucusu, Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha rahmet, minnet ve sevgiyle andık. Peki ya vefatından 84 yıl geçmesine, Kurtuluş mücadelesi ve Cumhuriyetin ilanında 100 yıl geçmesine rağmen Gazi Mustafa Kemal’i yeterince anlayabildik mi?
Bu ülkede Atatürk sevgisi tartışılmaz. Millet, Gazi’ye gerçekten son derece samimi duygularla bağlı. Ancak seven kadar ne yazık ki sevmeyenler de var. Bu ülkede biz ne yazık ki Atatürk sevgisini bir standarda taşıyamadık. Sevgi içerisinde Ata’yı ne yazık ki putlaştıranlar olduğu kadar sevgisizlik içerisinde Kurtuluş Savaşı’nın mimarını karalayanlar da var.
Bu ülkeye bağımsızlığını kazandıran bir kişiye duyulan hırs ve sevgisizlik ne kadar yanlışsa, Gazi’nin bir insan olduğunu unutup, onun da siyasi hayatı içerisinde hatalar yapabileceğini unutarak adeta putlaştırmak da bir o kadar yanlıştır. Kurtuluş Savaşı Gazisi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin nasıl kurucu mihenk taşı ise, 15 yıllık siyasi ömründe her politikacının yaptığı gibi hatalarda yapabilen ve bu hatalarını kabul eden de bir devlet adamıdır.
Kin ve nefret tohumları ekmek nasıl yanlışsa, sevgide aşırıya kaçmakta bir o kadar abes ve yanlış. Bu millet gerçekten Atasını seviyor. Bu millet, her 10 Kasım’da saygısını göstererek Gazi Mustafa Kemal’e ve onun emanet ettiği devletine, ülkesine, vatanına sahip çıkıyor. Mustafa Kemal’i anlamak, onun hatırasına sahip çıkmak sadece 10 kasım’da olacak bir konu da değil ayrıca. Koskoca Atatürk’ü sadece 10 Kasım’a sıkıştırarak, sevgi gösterisini abartarak Atatürkçülük edebiyatı yaparak olmaz bu işler.
Hani Gazi’nin bir sözü var ya, “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.” Diye. Gerçekten Atatürk’ü anlamak da, sadece 10 Kasım’da yapılan törenlere katılmak, 10 Kasım’da resmini paylaşmak değildir. Atatürk’ün ideallerine, hedeflerine, bağımsızlık karakterine sahip çıkmakla Atatürk’ü anlar ve emanetine sahip çıkarız.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, nasıl ki tam bağımsız bir Türkiye hedefliyorsa, nasıl ki esaretten kurtulmuş, dünyada sözü geçen, bölgesinde güçlü bir Türkiye hedeflediyse, içeride ve dışarıda nasıl barışçıl bir politika, insana hizmeti nasıl amaçladıysa, bu şekilde ona ve emanetine sahip çıkarız.
Atatürk, bu ülkenin ortak değeridir. Atatürk, kimsenin tapulu bir metası olmadığı gibi, vefatından sonra kendisine karşı nefret tohumları ekilecek kadar sahipsiz birisi de değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti var oldukça, Gazi Mustafa Kemal’in de hatıraları ve idealleri devletimizle birlikte var olacak. Bir kez daha saygı, minnet ve en önemlisi de rahmetle…