On ilimizi etkileyen büyük afet sonrası enkazlar ve yıkık şehirler kaldı geriye.
Ülke olarak gösterilen reaksiyon son derece değerli ve gurur vericiydi.
Şimdi yaraları sarma zamanı ve depremden dersler çıkartma zamanı.
Öncelikli olarak her vatandaş, evinin analizini yaptırmalı ve yıkılması gereken, depreme dayanaklı olmayan evini değiştirmek için taşın altına elini koymalı, aksi halde taşın altında kalınıyor.
Taşın altında kalmamak için, vatandaş da, kuma da, taşın altına elini koymalı, bu çıkartacağımız en önemli ders ve almamız gereken en önemli tedbir olmalı.
Bu büyük afette şunu yaşadık ki, özellikle o kritik 48 saat içinde, arama-kurtarma çalışması önemli, yetişmiş eleman çok kıymetli.
Bu büyük afetten eğer ki ders almak gibi derdimiz varsa, Devlet Kurumu gerekirse yasa çıkartıp, toplumun en az yüzde onunu afet durumunda olaylara müdahale edecek seviyeye taşımalı.
Her işletme kendi personelinin en az yüzde onunu arama-kurtarma eğitimlerine gönderip, afete anında müdahale edecek duruma getirmeli.
Allah korusun, bir daha benzer felaket yaşamayalım ama şayet bilim insanlarının da ön gördüğü gibi büyük bir İstanbul depremi olacaksa, Marmara buna hazırlıklı olmalı, İstanbul depremi demek, Marmara’nın sarsılması demektir.
Yüz kişinin çalıştığı bir işletmede, 10 tane afet konusunda nitelikli eleman olması, öncelikli olarak o işletmenin çıkarınadır, yada bin kişilik işletme 100 kişilik arama-kurtarma ekibinin olması.
Öncelikli olarak kendinizi, ailenizi, mesai arkadaşınızı kurtaracaksınız, Allah korusun olmasın böyle bir şey ama olduğunda da hazırlıklı olmak adına bu çok önemli bir adım olurdu.
Yangın önlemi alır gibi, sağlık önlemi alır gibi deprem önlemi de alınmalı, bu gönüllü olmalı belki ama olmuyorsa da, Devlet bunu yasal zorunluluk haline getirmeli.
Sonra STK’lar, her STK’ya üyesinin yüzde onu oranın da arama-kurtarma eğitimi alma şartı getirilsin, arama-kurtarma timi olmayan STK’nın tüzel kişiliği elinden alınmalı.
Yüzlerce, binlerce kişi depremi duyunca, bölgeye koştu ama sadece enkazları, yıkımı izlediler, yeterlilikleri olmadığı için çalışmalara bile dahil edilmediler.
AFAD ve belli kuruluşların dışında, arama-kurtarma eğitimi almış 8 milyon kişimiz olsa, belki de kayıplarımız çok daha az olacaktı.
Gebze Belediyesi, yaklaşık iki yıldır 40 kişilik ekibe arama-kurtarma eğitimi aldırmamış olsa, onlarca kişinin kurtuluşuna vesile olamayacaktı.
Depremden ders almaksa, büyük felaketten, büyük dersler çıkartmaksa, öncelik binaları yenilemek olmalı, sonrasında da afete müdahale edecek, arama-kurtarma da uzman kişiler yetiştirmek zorunluluk olmalı.
Bunlar da öyle bugünün refleksi olmamalı, bunu kalıcı ve bilinçli şekilde hayatlarımız da var etmeliyiz.
Bura da Devlet erki önemli ama vatandaş olarak bizler de üzerimize düşeni yapmalıyız, işte o zaman depremden ders almış oluruz.